30 Kasım 2010 Salı

benim hediyelerim benimmmmm;

bu cicişler bana fosi'ciğimin hediyeleşme etkinliğinde eşleştiğim arsembutix'den gelen cicişler..
paketimi aldığımda herkes gibi bende çok mutlu oldum..
ama bir fazla vardı benim mutluluğumda.. çelebi marka ipleri görünce şaştım kaldım..
biliyorum bu marka var zaten vede satılıyor bende gidip alabilirim birkaç kez de aldım ama düşünülerek bana yollanmış olması çok ince bir davranış..
öyle mutlu oldumki.. o özel baskı desenli kumaş süperrr süperrr..
onu bir an önce şekillendirmek için sabırsızlanıyorum...
ve o ciciş patiklerim... ellerine sağlık süper.. şimdi ayağımdalar :))
bu güzelliklerin için kendisine çoooookkk teşekkür ediyorummmmmmmmmmmmm....

26 Kasım 2010 Cuma

yola çıkan paketcik;

lavanta keseleri;peçete transferi ve kurdele ile süslediğim sabunlar;trabzondan keşan desenli çorap;yine keşan desenli örtü; papatya tuzluklar; evi sırtında minik fil'den kolye;çiçekler ve yapraklarla süslü havlu; sevgili fosi'nin kurban bayramın nedeni ile düzenlediği hediyeleşme etkinliğinde;
eşleştiğim arkadaşım arsembutix için hazırladığım minik paketin içindekiler işte bunlar;
çok uykum var ben fuara gidiyorum şimdi..
bu post ben fuarın ikinci gününü yaşarken (kısmetse) sizinle olacak..
yoğunluk dinmek bilmiyor ama ben mutluyum çok şükür.. yoruluyorum ama iyiyim..
tek derdim herşeye yetişememek..
önceki etkinlikteki hediye de eşime doğru yarın yola çıkacak..
ancak kurudu sandalımız :)
bayrama gittim geldim derken onuda kargo ile buluşturuyorum nihayet ..
ee asıl suçlu tabiki sınav oldu.. yaparkende yollarken de çok zamansızlık yaşadım..
şimdide saat sabahın yedisi ve ben hala uyumadım.. bu paketteki eksikleri tamamladım..

benim hediyemde dün geldi.. onlarıda fotolayınca yayınlayacağım tabiki..
ama süper cicişler çok beğendim çooookkk....

kendinize iyi bakın!

25 Kasım 2010 Perşembe

oje denemelerinden :)

bir kat cila yani şeffaf oje yani Flormar 301 sürdükten sonra, Flormar 353'üde bir kat uyguladım.. ama bu sefer çok ince değil biraz kalınca :) ancak renk çok açık olduğu için bu da kapatmaya yetmedi tırnak uçlarını ama ben şikayetçi olmadım.. tırnak boyum uzun olmadığı için fena durmadı; sonra tırnak diplerine Flormar Nail Art serisinden NA11 simli ojeyi bir çizgi halinde sürdüm,
ve hemen kurutmadan aynı anda :) sürdüğüm ojeyi tırnak diplerinden tırnak uçlarına doğru yaydım.. bu tabiki çok uzun bir şekil almadı ama diplerde simlerin sıkışmasını engelledi. bir çizgi halinde olmasından daha hoş doğal bir yayılma sağladı..
bu fotoda tamamının simli olduğu görülüyor değilmi?;bunun için çok yoğun olmayan Flormar 392 simli oje ile üzerine tek kat geçtim.. hem uçlara doğru daha ışıltılı bir görünüm sağladı hem daha bir kokoş oldu :)aslında gerçekte sanki daha güzel ışıltılar daha belirgin.. tırnak dipleri ışıl ışıl..
simli uygulamayı Flormar standında bir görevli tarif etti, diğer detayları ben kombin ettim..
bu tarzı başka renklerle de denemek istiyorum.. özellikle kırmızı , turkuaz beyaz ve siyahı merak ediyorum..

21 Kasım 2010 Pazar

lahana yemeği;


malzemeler;
* 2 bağ kara lahana
* 3 ad. orta boy soğan
* 150 gr. kıyma
* 3 yemek kaşığı salça
* 2 bardak haşlanmış renkli tane fasulye
* 1 su bardağı pirinç
* sıvıyağ, tuz, pulbiber

yapılışı;
* lahanalar (marul gibi) parmak kalınlığında doğranır,
* kaynamış suya atılarak haşlanır ve süzgece alınarak süzmeye bırakılır,
* küp küp doğranmış soğan sıvıyağda pembeleştirilir,
* kıyma ilave edilir ve iyice kavrulur,
* daha sonra salça biraz su ile inceltilerek ilave edilir ve bir kaç dakika pişirilir,
* ortalama 4-5 lt. su ilave edip kaynayama bırakılır,
* kaynayınca lahanalar katılır ve kısık ateşte pişmeye bırakılır,
* lahanalar haşlanmış olduğu için pişme süresi uzun olmayacaktır ama genede damarları kalın olduğu için lahanaları arada bir ezerek piştiği kontrol edilmelidir,
* tahmini pişmesine bir müddet kala fasulyeler, tuz ve pul biber ilave edilir bir kaç taşım kaynatılır,
* ardından pirinç yıkanır ve ilave edilir,
* pirinçler pişince ateşten alınır,
* yanında zeytin servis etmeniz tavsiyedir.

şunu da unutmayalım ki bizim oralarda lahana yemeğinin ikinci gün yenmesi makbuldur :) yani piştikten sonra ikinci gün ısıtılıp yendiğindeki tadı çok daha güzeldir nedense :)

çelebi İstanbul'da :) yani Trabzon'a gitti geldi :)

aslında başlık yolda, köyde, düğünde, el öpmelerde v.s. diye çeşitlenebilirdi ama tatilde daha doğrusu köyde interaktif sistemden uzakta zaman geçirdim; hatta telefondan bile.. birkaç konuşma ve mesaj dışında ondan da uzak durmayı başardım :)bu foto gidiş yolunda daha yolun başında ayaklarım henüz uyuşmamışken çekildi.. bakın gülümsüyorum :) yolculukların tek sevmediğim yanı bu ayakların uyuşması; onun dışında çok severim yolculukları...
bu minik kuzunun spider olmuş hali; sevgili fıstığımın hatırladınmı? :) büyük kuzu epey büyümüş de bu ciciş küçük kuzuya kalmış :) ayakları bile otuz numara olmuş.. zaman nasıl da hızla akıyor.. yakında kırk numara giyer bende şoka girerim :) küçük kuzunun bayram kartı; bu fotodan sonra abisi ile didişince kart buruşuk bir şekilde kendini bahçede buldu ama neyseee :))sonra yolluk torbamızdan kalan kakaolu sütü paylaştılar; iki çubuk taktım ben kutuya ve aynı anda hızla hızla içtiler; öyle çektilerki kutu kendiliğinden bu hale geldi :)daha önce aldığım flormar neon serisinden bulamadıklarımı trabzonda Forum avm deki flormar mağazasında görünce dayanamadım :) daldım reyonlara :) satış temsilciside bana tanıtım yapıyor dedim gerek yok ben biliyorum eksiklerimi en az ojesi olan benim 95 sayısı ile deyince;
o zaman siz buyurun reyonları gezin dedi :)
N006 sarı neonu benim sürdüğüm incelik ile olduğunu belirterek dört kat sürdüm ve hala şeffalığını korudu.. M125 supermatte açık pembede aynı şekilde.. N009 mor neon ile N002 açık mavi neondan memnun kaldım mor iki kat mavi ise üç katta istediğim sonucu verdi.. serçe parmaktaki ise 408 koyu şeker pembe.. tek kat bile yeterli oldu..
satırlarıma; oje deliliğim ile son veriyor,
herkese nice bayramlar, nice güzel mutlu tatiller diliyorum..
:))))))))))))))))
[aynı yerleri gezdiğimden bu sefer pek foto yok bundan sebep;
ramazan bayramındaki fotolar için tık]
[lahana yemeği tarifim için tık tık]

13 Kasım 2010 Cumartesi

minik kuzularımı görmeye gidiyorum;

aslında bu pozlar ramazan bayramından; yayınlamaya ancak sıra geldi :) iyi de oldu;
..Allah kısmet ederse yarın yola çıkıyoruz bu kuzucukların yanına gidiyoruz......!!!!!!!!!
bu atletlerinide kendileri yaptılar;
istedikleri desenleri tekstil boyaları ile boyadılar ve boyama işlemini bitirdikten sonra anneleri ütü ile desenleri sabitledi.. çok severek giyiyorlar..
herkese iyi tatiller ve iyi bayramlar..
Allah niyetlerinizi kabul etsin..
yolunuz ve bahtınız açık olsun...

12 Kasım 2010 Cuma

bir sınavın ardından-3;

.. cumartesi gününü pazar gününe uykuda bağladım; evet ama bu uykunun arasında kaç kez çay demledim bilemiyorum; hani içinde balık tutulan çaylardan :) ooo ben memolinin zamanına kadar gidersem bu seferde bu sınav sonrasını anlata anlata, yaza yaza bitiremeyeceğim :))
o kadar çay demledim dedim ya ama hiçbirini iki yada üç yudumdan fazla içmedim biliyormusuz! sadece kardeşimin hazırladığı pazar kahvaltısında içebildim bir iki bardak normal demli çayı.. içip içebileceğim çay da o kadar, yiyip yiyebileceğim yemek de o kadardı zaten.. sonra psikolojiyi kırık, yorgun, anlamsız bakışlara bağladım :) bu iki günde ne çok hissiyatımda değişimler oldu değilmi? hisler arasında geçiş yapmaktan hangisinden hangisinde nasıl hissedeceğimi bilemediğimden; akşam yemeği ve okey partisi yapalım dedik fıstığım ile.. sonrasında benim kardeşin; bordooooo maviiiii sloganlarının atıldığı bir tv filmi izleme programı yüzünden planları değiştirip ve pijamalarımla vedalaşıp :) koyuldum yollara... bu arada kendimi iyi hissedeyim ve fıstığıma iyi görüneyim diye yola çıkmadan kuaföre uğradım, hay uğramaz olaydım.. :) yerlerde sürünen; koltuk, battaniye ve pijama üçlemesinde uykuya dalmış olan moralim yerle bir oldu iyice... kafama tas geçirip etrafında dönerek kesmiş olsaydım daha güzel olacağını düşündüğüm bu saçma sapan saçımla, fıstığıma gittim.. sevgisini katarak pişirdiği boncuk boncuk bezeleyelerle yaptığı harika yemek ile nefis bir ziyafet çektim.. bezelyenin yalnızlık psikolojisine olan olumlu etkisi ile karnımız tok sırtımız pek taşları dizmeye başladık... şakır şukur.. takır tukur.. okeydi.. kırmızıydı.. maviydi.. göstergeydi derken, üst üste açtığımız ellerle aldığımız birer ikişer puanlarla miktarsal anlamda azar azar yol katederken; rakip takımın şansı siyahda ve okeyi attıkları son elde döndü.. abartılı sevinçleri ile biz daha da ezildik.. son bir sıcak çay ile geceyi kapatalım dedik ama elimizde iş aklımızda konu olmayınca yine döndük sınava, sınav sorularına :) gecenin üçünü geçtiğimizde zorla uyku ile buluştuk.. çok şükür en azından uyumamız gerektiği konusunda hemfikir ve kararlıydık... ertesi sabah artık pazartesi idi ve yeni bir haftaya başladık.. sınav artık geçen haftada kalmıştı :) zaman ne kadar hızlı geçiyor değilmi.. şimdi ne mi olacak.. biz sınav sonuçlarını beklemeye devam edeceğiz.. ama daha sabırla, daha umutla....[son]