31 Mayıs 2012 Perşembe

kırklareli seyahati-2;

gittiğimiz akşamın gecesi gelin kızımıza süpriz kına gecesi yaptık: yemekten sonra hadi kalk süslen de biraz oynayalım dedik :) müzikleri açtık sonra bir anda tüller kınalar örtüler mumlar oo derken baktı ki bizim kız kınayı yakıyorlar bana :) ağlamalı olmayan bol kahkahalı bir kına yaptık hem geline hem de damada :) kayınanneye önceden haber vermiştik hazırlığını yapsın diye :) ama kız tarafına birşey dememiştik :) yani bol süprizli, bol fotoğraflı güzel bir anı olarak kaldı bize bu kına gecesi..
örtüler, eldivenler, kına gülleri, tüllü taçların hepsi hazır sadece ikramlık keseleri ben yaptım..

"bir taş attım pencereye tık dedi" gecenin favori şarkısı oldu :) zira vize'ye vardığımızda son ses açıp korna çalarak evin sokağına girmiştik, gelinde bize pencerden bakıyordu :)

30 Mayıs 2012 Çarşamba

kırklareli seyahati-1;

geçen sene nişanına gittiğimiz sevgili arkadaşımız çiğdem için çıktık yola: fıstık, d-Gu ve korik.. gidiş yolunda sadece bir kare fotoğraf var :) zira yağmur yağmıyor üzerimizden akıyordu! ve o anlarda sadece stres olduğumu sanıyordum ama demek ki korkmuşum ki foto çekmek aklıma bile gelmemiş... zaten de ne çekecektim ki? bırak sağı solu önümüzdeki yolu yoldaki şeritleri bile görmedik, göremedik..

29 Mayıs 2012 Salı

iyiki vardın Karaoğlan!



Bugün 28 Mayıs 2012...
Merhum Karaoğlan'ın doğum günü...
Onu rahmetle ve özlemle anıyoruz. İşte yaşam hikayesi;

Türk siyasetinde Karaoğlan olarak tanınan Bülent Ecevit 28 Mayıs 1925’te İstanbul’da doğdu.
Bülent Ecevit, ressam Fatma Nazlı Ecevit ile doktor Mehmet Fahri Ecevit’in tek çocuğuydu.

1944 yılında Robert Koleji’ni bitirdi. 1944’te çalışma yaşamına girdikten sonra, işten ayırabildiği zamanlarda Ankara Üniversitesi’nde İngiliz dil ve edebiyatı, Londra Üniversitesi’nde ise Sanskrit, Bengalce, sanat tarihi bölümlerine devam etti. 1957’de de ABD’de Harvard Üniversitesi’nde sekiz ay incelemelerde bulundu.

günün kombini: yeşil & tarçın kokulu oje;

kontrol için çek defterini aldığımda baktım gene renk rengi çekmiş :) yani yeşil bluz giydiğimi bilmiş sanki :) ama kontrol öyle kolay olmadı: koca bir timsah geldi oturdu defterin üzerine :) neyseki bir limonlu takita attım ağzıma da biraz kendime geldim :) sonra yeşil kalemimle işraetledim: ok. ok. diye.. son olarakda yapılacak işler listesinden bir sayfayıda zımba sökücü ile ayırıp çöpe attım :)
ojeler niye yeşil değil diye sorduğunuzu duyar gibiyim: Pastel'in yeni serisinden tarçınlı'yı denedim bu günde ondan! süper kokuyor valla yarına ne kadar koku kalacak deneyip haber vereceğim size..

25 Mayıs 2012 Cuma

dünün kombini: denizci teması;

gıdı yok olmuş hahahaha demek ki poz vermek böyle oluyor :) öğrenmeye başladım sanırım :))

dünün kombini dedim çünkü dün giydim bu cicişleri.. flar rabia'nın hediyesi.. sabah bu uyumu yakalayınca ayağıma da kırmızı konverslerimi geçirip kot pantolon ile birlikte denizci konbini yapmış oldum.. çantam eskiden kalma annemin gençliğinden ve kırmızı beyaz lacivert boncuklu, fotosunu çekmeyi unutmuşum.. ve son olarak tırnaklarıda kombine göre boyadım: imalat hataları var ama olsun ben çok beğendim :))) 

ve günün son kombin parçası natali'ye giden kitabın kabı ve ayracı :) gece tamamladım ama sabah bu kıyafeti giyeceğimi bilmiyordum bu kadar tesadüf de görmemiştim :) 

24 Mayıs 2012 Perşembe

lastikli jarse bir etek diktim ama poz vermeyi başaramadım :)


çeken için diyecek lafım yok ama poz veren çok acemi :) bu kadarmı kasılmış durur bir insan anlamıyorum :) turgut özal gibi bir gıdık yapmayı bu kadarmı başarırım ben :) hiç unutmam mezuniyet balosunda da çekildiğim fotolarda böyle çıkmıştım... gıdıya ve pozlara takılıp eteğimin kumaşının jarse olduğunu ve çok cici olduğunu söylemeyi unutmayacağım ama iki yanından bir dikiş aa yok yok tek yanından bir dikiş atıp eteklerini dümdüz kestim yani hiç kıvırmadım :) belinde yaklaşık 10 cm lik bir siyah lastik var o kadar.. lastik detay fotoları sonra gelicek benzer bir tane daha dikiliyor o zaman yayınlarım.. üzerindeki bluz tamamen bağımsız ama öyle olduki tam lastik hizasına kadar geldi ve lastiği kapattı.. gerek de yoktu ben lastik gözüksün istiyordum ama güzelde oldu demi? başka kısa bluzlarla da giyip bel detayını gösteririm söz :)

23 Mayıs 2012 Çarşamba

şarkı: mor lacivert; Adnan KOÇ;

[photo by nilgün komar]
mor lacivert duman gibi sislenirse güzel başın
dökülürken gözlerinden damla damla akan yaşın
bir buluttu geçti dersin acı acı gülümsersin

unutulmaz sevdamızı düşünürken derin derin
en sevdiğin şarkılarla sislenirse hayallerin
en sevdiğim şarkılarla ıslanırsa hayallerin
bir buluttu geçti dersin acı acı gülümsersin

sen değilsin yalnız kalan sen değilsin unutulan
götürse de seni sevgim zaman zaman uzaklara
bir rüzgardı geçti dersin gizli gizli gülümsersin

unutulmaz sevdamızı düşünürken derin derin
en sevdiğin şarkılarla sislenirse hayallerin
en sevdiğim şarkılarla ıslanırsa hayallerin

22 Mayıs 2012 Salı

etek & bluz = elbise :)

bizim çıtır rabiasultan daha önce mango'dan aldığı ve severek giydiği elbisenin tarzında bir elbise istediğini söylediğinde, tabiki dikeriz demiştim.. bluzu ve kumaşı alıp pazar günü bize geldi.. alt etek için aldığımız kumaş üst penye bluz ile uyumsuz kalınlıkta olunca hemen benim hurçları ve rafları karıştırdık ve sevgili leyya'dan aldığım bu kumaşı buldukkkk!!!!! nasılda güzel yerini buldu, nasılda sevindik anlatamam!!!

19 Mayıs 2012 Cumartesi

19 MAYIS 1919;

İYİKİ DOĞDUN ATAM !!!

İYİKİ VARDIN !!!

VE HEP KALBİMİZDE, BENLİĞİMİZDE VE RUHUMUZDA OLACAKSIN !!!


SENİ
RAHMET,
ÖZLEM VE
MİNNETLE ANIYORUZ !!!

NUR İÇİNDE OL !!!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !!!

18 Mayıs 2012 Cuma

şarkı: bir sen kaldın içimde;


bir sen kaldın içimde
bir de o hatıralar
öldürür her gün beni
kalbimdeki yaralar
el ele göz gözeydik
seninle bir zamanlar
öldürür her gün beni
kalbimdeki yaralar

makam: hûzzam
usûl: curcuna

minik elif'imizin kırkını uçurduk;

geçen perşembe akşamı doldu süre, annesi de kundağı kaptığı gibi bize geldi.. bende gecede rabiasultan ile oturdum bir iki ıvır zıvır yapayım dedim ortaya bunları çıkardık.. keseler içinde günün anlamına uygun malzemeler koyduk, anlamları aşağıda yazılı.. gelenlere ikram etmek üzere badem şekerlerini tül ve kurdele ile süsledik.. ayrıca günün anısına hatıra kalsın diye bu bebek şekerlerini yaptım.. çoğu sitede görmüş olsamda benim hatırımda iz bırakan tiryaki hobi'mize teşekkür ederim.. tabi ben kafayı iki kat yapıp içine elyaf dolduramadım vaktim yetmedi :)

17 Mayıs 2012 Perşembe

günün kombini: minti-turkuaz;

evet aynen öyle turkuaz ile minti arasında dolanın bu renk beni cezbetti son günlerde.. ve Pastel93 ojeyi ilk yayında gördüğüm gün peşine düştüm.. neyseki bulmam çok uzun sürmedi.. evde yaptığım bir deneme sonrasında henüz tam anlamıyla kullanamamış olduğum şıkkı bir yanda dururken dün akşam fıstık'da akşam yemeği davetine katıldım.. gecede yalnızca kızlar için hediyeler vardı :) minti-turkuaz şal ve çoraplar... oooo hemen aklıma düştü yarın ben ojemi de sürer işe giderim fikri.. etrafında başka ne olabilir derken aynı tondaki goldenrose rimelim süper bir tamamlayıcı oldu :) ve meşhur gözlüğüm yine beni mutlu etti....

bayrağını al, bayramına gel: kadıköy;

şişli'de yürüyüş bitince durmuyoruz hemen vapura binip kadıköy yakasına geçiyoruz: oradan bir çırpıda bağdat caddesi ve saat:19.00'da suadiye ışıklar'da kadıköylüler ile buluşuyoruz.. bu yılki yürüyüşde önceki gibi görkemli olacak.. hepinizi suadiye'de bekliyoruz...

bayrağını al, bayramına gel: şişli;

şişli belediye başkanı sayın Mustafa SARIGÜL öncülüğünde gerçekleşecek olan 19Mayıs yürüyüşü için haydi saat 12:00 de Osmanbey Metro'su önünde hepinizi bekliyoruz...!!!

yollar hazır, bayraklarımız hazır, biz hazırız: ATA'm hergün kalbimizdesin ama o gün bütün coşkumuzla bunu dışarı haykıracağız..

16 Mayıs 2012 Çarşamba

dondurma'nın dibi tutmuş: kazandibi olmuş :)

kazandibi sevenler! dondurma sevenler! her ikisini de sevenler  :) carte d'or harika bir lezzet sunmuş bizlere... yedim yedim doyamadım valla.. ikinci kaseye şükür ki başlamadan yeğenim geldi de ikincisini yemekten uzaklaşmış oldum :)

unutulmayanlar: Mehmet ÇAKIR-Üsküdar Beld.Başk.;

bir dönem Üsküdar'a damgasını vuran değerli unutulmaz başkan: MEHMET ÇAKIR!!

beyfendi kişiliği, şık duruşu, samimi tavırları, yürekten ilgisi ile Üsküdar'ın Üsküdar'lının unutmayacağı bir başkan oldu... sanat'a verdiği desteği konserlere bizzat katılarak gösterdi.. yetenekli öğrencileri takdir etti hep.. eski eserlerin onarımı ile bizzat ilgilendi.. dernekleri, sivil toplum kuruluşlarını hep dinledi.. Üsküdar ve Üsküdar'lılar için ne gerekiyor bilmeye, öğrenmeye, yapmaya çalıştı.. ben çalıştı diyorum da yine bak onun adına onun gibi mütevazilik yapıyorum.. O çok şey yaptı Üsküdar için! keşke hep başkan olarak kalsaydı demek yanlış olur: O zaten hep BAŞKAN olarak kaldı gönlümüzde....!!!!!!!  

15 Mayıs 2012 Salı

günün kombini: mor;

herşey yine mor aşkım ile başladı.. mor bişi giymek sürmek istiyorum diye uyandığım günlerden bir sabah oldu bu sabah... aldım elime Pastel14 numaralı ojeyi.. sürmedim ama ona uygun ne giyebilirim diye dolabı karıştırınca.. klasik balıkçı penye bluzum ile buluştum.. rimelim, çantam ayakkabım derken yüzüğümü de takıp son anda çıktım evden.. bir mola anında da ojeyi sürdüm tamam oldu.. tırnaklarımda gene kısa.. geçenlerde eskilerde dediğimiz ismi ile dolama oldu bir tırnak iyileşmesini bekledim sonra hepsini kestim işte :) neyseki bu hallerinide çok seviyorummmmm... kemer olarak da iğne oyalı mor bir yemeni bağladım.. en sevdiğim tarzlardan biridir bu yemenileri kemer yapmak :)) ofisde elime ilk gelenler notluk ve fosforlu kalem oldu.. ne demiştik daha önce: renk rengi çeker!!!

11 Mayıs 2012 Cuma

deniz & yeşil & gökyüzü = beykoz;

istanbulun incisi mi desem penceresi mi desem bilemedim: benim, herkesin beğendiği hatta bayıldığı bir manzara! az sayıda ama farklı zamanlarda gittim ve her gittiğimde de hep kalabalık olan bir mekan..



yoros kalesinden etrafı izliyoruz... şu doyumsuz manzaraya bakın.. mavi alabildiğince.. yeşil bir içim su.. gökyüzü derya gibi.. hepsi iç içe... hele boğazın iki yakasının bir arada görünümü paha biçilmez...

bıldırcın yumurtası;

yerken aldığınız tat aynı hatta tavuk yumurtasından biraz daha da lezzetli.. küçük olduğu için az beyaz az sarı yiyorsunuz ağızda daha güzel bir yumurta tadı bırakıyor.. tavuk yumurtasında beyaz fazla ya :)

bir çok faydası var ama zararı da daha doğrusu fazla kullanımda dikkat edilecek noktalar.. aşağıda bir doktorun yazısı var epey detaylı bilgi vermiş saolsun..

10 Mayıs 2012 Perşembe

çakma akdeniz salata;

göbek marul, nane, maydanoz, domates, beyaz peynir ve zeytin, nar ekşisi ve zeytinyağı.. ohhh bana afiyet olsun da diyeti akşamları bozuyorum.. sanırım annemler gidince evde yemek pişiren olmayınca olur :) değilmi?

tarif: garnitürlü enginar;

kendisi ile tanıştığımdan bu yana çok sevmiş ve hep taze olarak tüketme şansını yakalamış biri olarak her sene bu taze zamanlarını yakalayıp mutlaka pişirdiğim bir sebzedir enginar..
papatyagiller familyasından olduğundan mıdır bu sevginin sebebi diye düşünürüm hep :)
cynarin içerdiği içinde karaciğer ve safra kesesinde biriken nikotin, alkol ve yağın vücuttan atılmasınıda sağladığı bilinir.. ayrıca vücuttaki amonyak ve kolestrolü azalttığı da söylenir..
haydi mevsimi geçmeden enginar pişirelim ve etrafımızdaki herkese yedirelim :)

9 Mayıs 2012 Çarşamba

ruj: pastel 48 & 101;

ojede ve ruj da kırmızı hayranı biri olarak Pastel'in son çıkardıklarından olan 48'i daha ilk haftadan aldım :) ancak bir iki kez kullanabildim.. malum kırmızı cesaret ister her zaman :) sonrasında ise günlük kullanmayı sevdiğim 101 ile yanyana çantamda gördüğümde fikrim geldi; kırmızıyı sürdüm hemen üzerine de ince yani hafif bir katda 101 en sürdüm süper oldu.. belki bu tonda ruj vardır valla bilemem bilmek de istemem ben kırmızımı kullandım mı? kullandım :)

yasemin çayı;


Yasemin, zeytingiller (Oleaceae) familyasının Jasminum cinsinden 300 kadar tropik ve astropik çalımsı bitki türünün ortak adı. Hoş kokulu çiçekler açan bu çok yıllık bitkiler Kuzey Amerika dışındaki bütün kıtalarda yabani olarak yetişir.

Yasemin türlerinin çoğu tırmanıcı yapıdadır. Genellikle iki ya da daha çok sayıda yaprakçıktan oluşan bileşik yaprakları vardır. Ama bazı türlerinde basit yapraklarda rastlanır. Beyaz, sarı ender olarak da pembe renkli borumsu çiçekler açar. Meyveleri etli iki loplu ve siyahtır.

oje: yine gazete transferi :)

yazı yazdım yaz idi
kalemim gümüş idi..
daha yazacaktım ama
mürekkebim az idi ..

8 Mayıs 2012 Salı

Fenerbahçe Parkından;

deniz ile yeşilin buluştuğu İstanbul'un en sevdiğim yerlerdindendir Fenerbahçe parkı! epeydir de gitmemiş ve özlem duymaktaydım.. fethipaşa gezisinden sonra yine bir tatil günü güneşli bir havayı yakalamışken evde durmak olmaz dedim.. annem yengem ablamlar hadi hep birlikte gidelim dedim :) çayımızı simidimizi aldık gittik.. akşam üzeri faslını yaptık gün batmadan döndük! parkta keyif yapanlar tek biz değildik: patiş'in arkadaşları da oradaydı hemde sevgililerini de getirmişlerdi :) birçok da düğün, nişan dış mekan çekimi vardı.. rüzgar, yelkenliler, çocuk sesi ve martılar.. kısaca hoş bir gündü.. 

23Nisan'da Fethipaşa Korusu ve Salacak sahil;


Fethi Paşa korusu ve konakları; Halk arasında “Kuzguncuk Korusu “olarak da bilinen Fethi Ahmet Paşa Korusu, yoğun bir ağaç topluluğuna sahip olup, Anadolu yakasının siluetine, tabiattaki hemen hemen tüm renklerin karışımından oluşan rengârenk bir tablo eklemektedir. İçerisinde yüzlerce tür bitki ve ağaç türü barındıran Fetihpaşa Korusu güzel İstanbul’umuzun Botanik Bahçesi gibidir.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

etkinlik: kitaplaşalım mı? : gelenler;

cici maya bir etkinlik yapmıştı ve bende son günlerinde katılma fırsatını yakalamıştım :) etkinliğin adı: kitaplaşalım mı? idi.. iyi ki bu soruyu sormuş bize cici maya :) ne güzel bir arkadaş ile tanışma fırsatı yakaladım bu sayede: baykuş gözüyle.. bugün kargo ile bana şık bir paket içinde kitabıma kavuşturdu beni.. istersek tercih de bulunabilecektik ama benim arşivimde okumuşluğumda az olduğu için serbest seçime bırakmıştım eşimi.. kitabı elime aldığımda ismini ve hemen arka kapak yazısını okudum.. tanışmamızdan çok memnun kaldım fikirlerimi ise kitabı bitirdiğimde belirteceğim..

okuyun ve okutun!!!

2 Mayıs 2012 Çarşamba

şiir: çile;


Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.

Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok) un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.