27 Mayıs 2011 Cuma

yaza merhaba etkinliği & maskeler;

sevgili lemonade'nin düzenlediği yaza merhaba etkinliği'ne katılmak istermiydiniz!

ben duyurmakta geç kaldım çünkü katılmayada son anda karar verdim!

bir türlü ilham gelmediği için bekliyordum son gün dündü

bende hobi markette aradığımı bulunca hemen yazıldım..

hala katılmak isteyen olursa kendisine mail atınız,

çok istekli olanları sanırım kırmaz diye düşünüyorum zira listeler bugün yayınlanmadı hala :) bakalım merakla neler olacağını bekliyorum benim maskemin iskeleti elimde hazır,

şimdi ilham ile buluşmayı bekliyorum :)))))

25 Mayıs 2011 Çarşamba

2011_20.hafta sonundan kısa notlar;

bu sefer istanbulun doğusuna doğru yol aldım :)
sevgili sibel'iminde gözlemlediği gibi,
istanbula has olan alışkanlıklara mahsus olarak omzumda çantam
elimde su şişesi ile cumartesi sabahı gezginliğe başladım;
eski adım çelebi'yi sanırım yâd etmek amacındaydım :)

19 Mayıs 2011 Perşembe

etamin hevesimi aldım sayılır :)


19 MAYIS 1919;

19 Mayıs 1919


Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı
Mustafa Kemal Paşa, karargahıyla beraber Samsun'a çıkarak


Milli Mücadele'yi başlattı.


Bandırma vapuru;




Mustafa Kemal ve arkadaşları sabah saat 6'de Samsun'a ulaştı.


Şehrin askeri ve mülki erkânı tarafından karşılanan Mustafa Kemal;


bir otelde karargâh kurarak çalışmalarına başladı.



19 Mayıs 1938Cumhurbaşkanı Atatürk'ün,



Ankara Gar'ından Adana'ya uğurlanışı;





19 Mayıs 1938Gençlik ve Spor Bayramı’nda



Yugoslav harbiye Nazırı’nı kabul ederken;



1938 - Atatürk'ün, Çankaya'da saat 14.00'de Başbakan Celâl Bayar'ı kabulü.
Atatürk'ün, saat 15.00'den itibaren Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle 19 Mayıs Stadyumu'nda gösterileri izlemesi.
Atatürk'ün, saat 17.00'de trenle Ankara'dan Mersin'e hareketi.
İngiltere Kralı VI. George'un, doğum yıldönümü nedeniyle Atatürk'e tebrik telgrafı.


===


1937 - İngiltere Kralı VI, George'un, doğum yıldönümü nedeniyle Atatürk'e tebrik telgrafı: "Doğum gününüzün yıldönümü nedeniyle Ekselânsınız'a kalbî tebriklerimi ve aynı zamanda sıhhat ve uzun ömürler temennilerimi takdim ile samimî bir zevk duyarım."
===


1933 - Atatürk'ün, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Roosevelt'in devlet başkanlarına gönderdiği, devletlerin karşı karsıya olduğu güçlükler ve dünya barışı ile ilgili söylevine cevabı: "...Ekonomik kalkınma için her memlekette yapılan gayretlerin, makul ve iyi düşünülmüş uluslararası toplu tedbirlerle tamamlanması zorunlu olduğunda tamamıyla aynı görüşteyiz."


===


1931 - Atatürk'e, Cumhuriyet Halk Partisi Üçüncü Büyük Kongresi kararı gereğince bütün delegelerin imzalarıyla bir tutanak sunulması: "En Büyüğümüz! Yalnız şunu bil ki azmin ve iraden nasıl her zaman bizimle ve bizimse sevgimiz, saygımız ve kopmaz bağlılığımız da her zaman senindir ve seninledir."
===


1928 - Atatürk'ün, Belçika Elçisi Baron Louis Leclercq'in güven mektubunu kabulü ve Elçi'nin söylevine cevap konuşması.
===


1924 - Musul sorunuyla ilgili Türk-İngiliz heyetleri arasında, Haliç Konferansı diye adlandırılan görüşmeler başladı. 9 hazirana kadar sürecek görüşmelerden sonuç alınamayınca, konu Milletler Cemiyeti'ne götürüldü.




===


1921 - Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Fevzi (Çakmak) Paşa başkanlığında yeni icra Vekilleri Heyeti'nin seçilmesi.
===


1920 - T.B.M.M.'nde Damat Ferit ile arkadaşlarının yurttaşlıktan çıkarılmasına karar verildi.


===


1915 - Arıburnu'nda Türk tarafının sonuçsuz büyük taarruzu.
Liman Von Sanders’in 42 bin kişilik bir kuvvetle Arıburnu çıkarma noktasındaki Anzaklar’a yönelik başarısız saldırısı. Türkler 10 bin kayıp vererek geri çekildi. 19 Mayıs 1915 günü Çanakkale Savaşı’nın en kanlı günlerinden biri yaşanmıştır.
1915 - Kuzey Grubu Komutanlığı'nın, kendine bağlı tümenlerle Arıburnu doğusundan düşmana, sabaha karşı baskın şeklinde taarruzu (Bugünkü taarruzda Atatürk komutasındaki 19. Tümen birliklerinin, düşmanın sol yanına taarruz ederek birçok mevzileri ele geçirmelerine karşın, cephedeki genel harekâtın tam gelişememesi nedeniyle büyük bir başarı sağlanamamış; saat 9.00 sıralarında Kuzey Grubu Komutanı'nın emri ile taarruz durdurulmuştur).


===




İstiklâl Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak


Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.


O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!


O benimdir, o benim milletimindir ancak!




Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!


Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?


Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.


Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.




Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;


Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!


Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.


Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.




Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.


Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.


Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,


'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;


Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.


Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,


Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.




Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!


Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.


Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.


Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.




Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?


Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!


Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,


Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.




Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:


Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!


Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-


Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.




O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.


Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;


Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;


O zaman yükselerek arşa değer belki başım!




Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!


Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.


Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;


Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,


Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


===



BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!



[kaynak]

göynük [BOLU] ;

Göynük; Bolu İline bağlı,

il merkezine 98 kilometre mesafede tarihi şirin bir ilçedir.göynük belediyesi'nin temsilcisi'nin de gezi sırasında bize aktardığı bilgiler ile daha da bir anlamlı olan gezimiz hiç bitmesin istedik..
içinden geçen derelerin yamaçlarına kurulan meşhur göynük evleri;

evlerin en büyük özelliği üç katılı olmaları;

giriş kat depo ve ardiye gibi kullanılırken ikinci ikinci kat daha alçak tavanı ile kışlık,

üçüncü kat daha yüksek tavanlı yazlık olmak üzere kullanılırmış.. ve her üç cam bir oda demek; dışardan bakıldığında ev kaç odalı anlaşılabilir;

ve şimdi bu evler oldukları gibi duruyorlar,

en önemlisi yeni yapılanlarda onların modelinde olmak zorunda!derlerin sesi en çok duyulan ses orada! nağme nağme huzur veriyor insana;

en çokda zafer kulesinin olmak üzere tarihi evlerin konakların maketleri satılıyor hediyelik eşya dükkanlarında, birde bombay fasulye :)bilen bilir belki ben eskiden görmüş olmakla birlikte şimdilerde unuttuğum bir fasulye; yarım baş parmak kadar koca koca taneleri ile piştiğinde bir tabağa beş altı tane ancak sığar denilen çok lezzetli bir fasulye; gitmeden önce tesadüf budurya taksi şoförü bulursan mutlaka al pişir bu lezzeti tat demişti.. bende gittim buldum kendilerini :)göynük merkezdeki en önemli eserlerden bir diğeri de


gazi süleyman paşa camii ve hamamı;


1331 yılında yaptırılmış. Orhan Beyin oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından önce külliye olarak yaptırılan camiinin inşası sırasında aynı taşı sürekli inşaata getirip yerine koymadan taşıyan işçi dikkati çekince; kirli olduğu için mübarek yere kirli bir şey koymak istemediğini söylediğinde; paşa hemen yanına bir de hamam yaptırılmasını ister. bu hikaye ile birlikte camii nin yanında birde hamam oluşuverir.


camiinin hemen yanında da Fatih Sultan Mehmet'in hocası;

Akşemseddin Hz.lerinin türbesi var.

göynük'ün simgesi haline gelen Zafer Kulesi;


Cumhuriyet döneminin ilk Kaymakamı Hurşit Bey tarafından yaptırılan anıt;


Kurtuluş Savaşının başarısını temsilen yapılmış eserdir.


göynük sokaları, çarşıları;ve cevizli ekmek;












bir sonraki yazı: sünnet gölü.

18 Mayıs 2011 Çarşamba

çubuk gölü [göynük]

Göynük'ün iki büyük gölünden biri olan Çubuk, Kayabaşı Tepesi'nden heyelanla inen toprağın vadiyi tıkamasıyla oluşmuş. 15 hektar genişliğindeki gölün en derin yeri 22 metre. Mudurnu, Çubuk Köyü sapağından vadiye girip, gölün kıyısına yaklaşırken ilk dikkat çeken ayrıntı, yemyeşil bir tepeye sıralanmış yeldeğirmenleri. Çubuklu Köyü'nün karşı tepesindeki değirmenlerin dekoratif amaçla yapıldığı ilk bakışta belli oluyor. İkisi yeni görünümlü, biri tamamlanmak üzere. Daha sonra Göynük Belediyesi'nden Tanju Tüzül'den öğrendiğime göre, ilk değirmen 2005'te, Kanal D'de yayımlanan TV dizisi Rüzgarlı Bahçe'nin çekimleri sırasında yapılmış. Köyde, çekilmiş bir de komedi filmi çekilmiş: Kukuriku/ Kadınlar Krallığı.

Yeni inşa edilmişlerle birlikte yeldeğirmenlerinin sayısı yediyi bulmuş.Hafta sonunda Göynük ve Mudurnu'dan piknikçilerin geldiği köy, hafta içinde sessiz. Amatör avcı belgesi olan balıkçılar, göl kıyısında sazan avlıyor. Sahildeki küçük kafe, mönüsünde göl balıklarına da yerveriyor.

30 haneli köy, doğal sit alanı. İmar izninin zor verildiği söylense de,

köyde çift katlı evlerin arasında beş katlı kule gibi bir apartman yükseliyor.

17 Mayıs 2011 Salı

mümkünlü köyü [Taraklı];

işte mümkünlü köyü; gerçek adı ile Taraklı.. Taraklı, Sakarya ilinin güneydoğusunda, merkeze 65,

İstanbul'a 200 ve Ankara'ya 200 kilometre mesafede bir ilçedir.

Geyve ilçesine bağlı kasaba iken 27 Haziran 1987 tarihinde ilçe olmuştur.
Bulunduğu konum itibariyle doğusunda Bolu'nun Göynük ilçesine 28 km, batısında Geyve ilçesine 34 km , güneyinde Bilecik'in Gölpazarı ilçesine 30 km olmak üzere konuşlanmış bir ilçesidir. halkı yerli türktür .sakarya da manav türkü denir.kökeni eskidir,göçmen değildir.osmanlının taraklıyı fetih tarihi 1289 yılıdır.

Coğrafi durum olarak 40.4 enlem30.5 boylam üzerinde bulunmaktadır. Civarla olan tek irtibatı karayolu ile olup İstanbul Adapazarı, Beypazarı, Ankara transit yolu üzerindedir. En yakın demiryolu 37 Km'e doğusunda Ali Fuat Paşa' dan geçmektedir.


Taraklı Evleri en az Safranbolu evleri kadar ayakta kalabilmiştir. Üstelik Taraklı konakları Safranbolu’dan farklı olarak yemyeşil bir doğanın içinde yer almaktadır. Hıdırlık Tepesi ve Taraklı Hisarının yamaçları ile bu iki tepe arasındaki vadide kurulu, Taraklı’ya, Göynük cihetinden gelen dere de ayrı bir güzellik katmaktadır. Tarihi evlerin bazılarının 3 asrın üzerindedir. Bu evlerin genel karakteristiği Osmanlı şehir dokusunu oluşturan üç katlı ev biçimidir. Aşağıdaki fotodaki Tarihi iş Hanı ve restore edilmektedir.


Taraklı, Bağdat Yolu üzerinde olduğundan kervanların Taraklı’da konakladığı ve yılların hiçbir zaman eskitemediği tarihi han yerli ve yabancı turistlere ben buradayım gelin misafirim olun , dercesine ihtişamıyla Taraklı’nın tarihini anlatır.[kaynak]


[taraklı.gov.tr]