unutulmayanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
unutulmayanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2023 Pazar

unutulmayanlar: seni hiç unutmadık Karaoğlan!




Bülent Ecevit
28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul'da doğdu. Mustafa ismi dedesi Huzur-u Hümayun hocalarından Mustafa Şükrü Efendi'den kaynaklanmaktadır. "Ecevit Seceresi (Devlet Arşivi - No 1265)" belgesine göre İnebolu'da doğdu. Babası Kastamonu doğumlu Ahmet Fahri Ecevit Ankara Hukuk Fakültesi'nde adli tıp profesörüydü.

18 Nisan 2019 Perşembe

o bir hobi kraliçesi: banuca! ♥

 

klasik olan bir söz vardır, o da var olan sözün bittiği yerdedir.. doğumla ölüm arsındaki sürenin adı yaşam ise biz yaşadıkça var olan insanlar vardır.. her bir kaneviçe çaprazında, bir silikon ısısında, dantellerin bir karesinde ansanız yaşar o aramızda.. banuca! bizim bildiğimiz, bizim gördüğümüz yönü ile elinden bir dakika el işi düşmeyen hayat dolu harikalar yaratan banu ablamız.. ziyaretine giden çok oldu.. ben gidemedim, şimdi bunun için daha çok üzgün olsam da biliyorum ki gitmeden de çok güzel şeyler paylaştık biz onunla.. sanal alemde ne kadar samimi olunur ki diyenlere inat evinin kapılarını herkese açarak hepimize örnek, önder, lider olmuştur.. son süreçte babamla yaşadıklarımızı hep tekrar tekrar yaşamaktan kaçtığım için banu ablam gibi bir çok kişiden uzak kaldım ben.. ama bugün ne kadar hata ettiğimi anladım.. olacakları değiştiremesek de yürünen yolda iki basamak eşlik etsek güzel olur bence.. bundan sonra daha metanetli davranmak için elimden geleni yapacağım.. vakit varken sevdiklerinize gidin.. uzun yoldan sebep tutamadığınız ellere uzanmaya çalışın.. hiç yoktan bir telefon bir mesaj ile iletişim kurun.. banu abla solmaz sultan'a (annesine) kavuştu artık, ruhu huzur içinde mekanı cennet olsun inşallah.. rabbim günahları varsa affetsin.. biz razı olduk o da razı olsun inşallah..  daha yazacak çok şey var ama başta dediğim gibi sözün bittiği yerdir.. ♥

5 Nisan 2019 Cuma

kitap: ibrahim naci: allahaısmarladık;

bahar okuma şenliğinde mevsimi içine alan ilk ay mart.. mart ayını en çok bana hatırlatan 18 mart Çanakkale Zaferi ve Çanakkale şehitlerimizi anma günümüz.. onları unutmak mümkün değil ki.. bugünlerimizin mimarı onlar, o günler.. neler yaşandığını az çok biliyoruz ve kayıtlardan inceleyebiliyoruz ve bizzat o topraklara gidip görebiliyoruz.. kalan kalıntılardan tutulan tutanaklardan ne çok mermi atılmış ne çok can şehit düşmüş bu vatan için öğrenebiliyoruz.. orada o cephede bizzat yaşamış birinin ağzından neler hissettiğini hiç duymamıştım ama ben.. sizlerin böyle bir şansı oldu mu bilemem, bu kitap ile ben bu şansı elde ettim.. düşmanla çarpışamadan ölmek ve şehit olduktan sonra unutulmak en büyük korkusu olan Çanakkale şehidimiz teğmen İbrahim Naci'den dinleme şansım oldu.. dinleme diyorum ki sahiden onun günlüğünü okurken orada olmuş gibi oldum.. 

28 Mart 2019 Perşembe

doksanlardan bir efsane: ya rayah: rachid taha;

doksanlı yıllarda meşhur olmuş ama ben ikibin yılından sonra tanıdım kendisini en güzel şarkısı ile.. hatta 2001-2002 yılları arasında bir dönem çokça  mesaili çalışırdım o zamanlar mesai arkadaşları ile dinler havamızı değiştirir enerjimizi yükseltir, oynaya güle çalışırdık.. her zamanda aklıma geldikçe dinlerdim bugün yine açayım da şöyle bir modumuz yükselsin derken bir haber takıldı gözüme geçtiğimiz yılın sonunda vefat ettiğini öğrendim ya kendisinin.. öyle şaşırdım ki.. haber izlemiyorum ya pek demek dikkatime gelmemiş.. şimdi onu anmak, şarkısı ile enerji kazanmak için buradayım.. bilenler yad etsin.. bilmeyenler tanışsın kendisi ile.. nur içinde yatsın.. ♥

Rachid Taha, 1958 yılında Cezayir'in Oran şehrinde doğmuştur. 10 yaşında ailesi ile birlikte Fransa'ya taşınmıştır. Müziği rock, tekno, rai gibi birçok değişik tarzın etkilerini taşır.

11 Temmuz 2018 Çarşamba

unutulmayanlar: Srebrenitsa;

“Ölmek istiyordum, masum insanları koruma sözü verdiğimiz halde bize sığınan insanları koruyamadığımız için kendimi affetmiyorum”
Bosna’daki İnsanları Korumakla Görevlendirilmiş
Hollandalı Bir Asker


Temmuz 1995’de Yugoslavya iç savaşı sırasında Sırp ordusu, “Krivaya 95 Harekatı”nın bir parçası olarak Srebrenitsa’yı işgal etmiştir. Yaşanan bu olay bir işgal olarak kalmamış bir katliama dönüşmüştür. Çünkü Bosna – Hersek’in Srebrenitsa kentinde en az 8.372 kişi “Ratko Miladiç” komutasındaki ağır silahlı Sırp ordusu tarafından öldürülmüştür. Yapılan katliamda genç yaşlı demeden binlerce insan yaşamını yitirmiştir. Yapılan katliama Sırp ordusunun yanı sıra, Bosna-Sırp ordusunun “Akrepler” olarak bilinen özel birlikleri de katılmıştır. Ne Birleşmiş Milletler’in Srebrenitsa’yı güvenli bölge ilan etmesi ne de kentte bulunan 600 Hollanda Barış Gücü askeri katliama mani olamamıştır. Srebrenitsa olayı, II. Dünya Savaşından sonra Avrupa’da yapılan en büyük insan katliamı ve etnik soykırım olarak Dünya tarihine kazınmıştır.

9 Haziran 2017 Cuma

şarkılardan fal tutmaya devam;

ikinci aşamaya ancak geldim ama eksiklerim var..

18 Nisan 2017 Salı

kitap: alexandra cavelius: leyla;

Bosnalı Leyla büyük bir kâbusu atlatmıştı: Bosna'daki toplama kampında geçirdiği iki yılı. Binlerce kadının travma geçirmesine neden olan savaşın karanlık ve baskıcı yüzünü anlatan bir kadın... Onun isyankâr öyküsü ve acıyla dolu dokunaklı kaderi...

"Bu kitabın kapağını açmadan önce, cehenneme açılan bir kapının eşiğinde olduğunuzu bilmelisiniz. İnsan denilen yaratığın bütün kötülüklerini sergiye çıkarttığı bir coğrafyaya, Balkanlara adım atacaksınız.. Kadınların beden ve ruhlarının nasıl lime lime edildiğini okurken "insan uygarlığı" denilen barbarlıktan kaçıp, en vahşi hayvanların şefkatli uygarlığına sığınmak isteyeceksiniz."
-Sydsvenska Dagbladet.

21 Mart 2017 Salı

şiir: orhan veli: derdim başka...


    Sanma ki derdim güneşten ötürü;
    Ne çıkar bahar geldiyse?
    Bademler çiçek açtıysa?
    Ucunda ölüm yok ya.
    Hoş, olsa da korkacakmıyım zaten.
    Güneşle gelecek ölümden?
    Ben ki her nisan bir yaş daha genç,
    Her bahar biraz daha aşığım;
    Korkarmıyım?
    Ah, dostum derdim başka...

    [Orhan Veli]

    dünya şiir günüymüş eh bir kez daha en sevdiğim şiiri paylaşayım      
     dedim.. :)

23 Şubat 2017 Perşembe

lise arkadaşlarımı buldum :)

iki gündür ne heyecan ne heyecan bende.. fotoğraftaki benim hem ortaokulu hemde liseyi okuduğum okulum, inegöl kız meslek lisesi.. koca altı yılı orada geçirdim, daha doğrusu yaşadım.. o zamanlar çünkü okul evimiz gibiydi, okula gitmek için can atardık.. hayatı orada öğrendik, yemek yapmayı, gülmeyi, büyümeyi oooff ne çok şeyi orada öğrendik.. öğretmenlerimiz ailemiz gibiydi.. belki her biri ile her birimiz aynı diyaloğu yakalayamamış olsak da.. her birimize için ayrı ayrı değer katan öğretmen ve arkadaşlarımız vardı..

20 Şubat 2017 Pazartesi

kitap: sabahattin ali: canım aliye, ruhum filiz;

Büyük sıkıntıların yaşandığı çalkantılı dönemlerde bile ailesinin sorumluluğunu taşıyan bir yazarın eş ve baba olarak portresini çizen bu mektuplar, Sabahattin Ali'yi yakından tanımamızı sağlıyor. 

"Bundan sonra hiç kimse sana benim kadar yakın olmayacak. Beraber Almanca öğreneceğiz, ben İngilizce öğrenmek istiyorum, beraber İngilizce dersi alacağız, ben kitaplar tercüme edeceğim, bunları beraber okuyacağız, neşeli ve kederli olacağız, ne olursa olsun, bütün bunlar hep beraber, hep ikimizin iştirakiyle olacak ve başka hiç kimse karışmayacak."  Tarihsiz bir mektuptan...

1 Şubat 2017 Çarşamba

unutulmayanlar; Barış Manço; ♥

Mehmet Barış MANÇO (2 Ocak 1943 - 1 Şubat 1999), 
Türk besteci, şarkı sözü yazarı ve TV programı yapımcısıdır. Türkiye'de rock müziğinöncülerinden, Anadolu Rock türünün kurucuları arasında sayılır. Müziğe başlangıcı Galatasaray Lisesi'nde oldu. Yüksek öğrenimini Belçika Kraliyet Akademisi'nde tamamladı. Bestelediği 200’ün üzerindeki şarkısı, kendisine 12 altın ve bir platin albüm ve kaset ödülü kazandırdı. Bu şarkıların bir bölümü daha sonra ArapçaBulgarcaFlemenkçeAlmanca , FransızcaİbraniceİngilizceJaponca veYunanca olarak yorumlandı ve Barış Manço, kimi şarkılarını günlük hayatından aldı. “Domates, Biber, Patlıcan”, buna bir örnektir. Hazırladığı televizyon programıyla dünyanın pek çok ülkesine gitmiş, bu nedenle "Barış Çelebi" olarak adlandırılmıştır. 

16 Aralık 2016 Cuma

kitap: paulo coelho: casus;

Yanlış devirde doğmuş bir kadınım ben, hiçbir şey düzeltemez bunu. Gelecekte hatırlanacak mıyım, bilmiyorum ama şayet hatırlanırsam mağdur bir kadın olarak değil, cesur adımlar atmış ve ödemesi gereken bedeli korkmadan ödemiş biri olarak görülmek istiyorum.

Mata Hari'nin tek suçu özgür bir kadın olmaktı: Sınırlar ve sınırlamalarla dolu bir dünyada kaderine boyun eğmeyen bir kadın...


Paulo Coelho, 20. yüzyıl başında casuslukla suçlanarak idama mahkûm edilen Mata Hari ile avukatı arasındaki yazışmalardan yola çıkarak kurguladığı Casus'ta bu olağanüstü kişiliği bir roman kahramanına dönüştürerek hayatın ve aşkın gizemlerini sorguluyor.



okuma tarihlerim: 30Kasım - 15Aralık

#güzokumaşenliği2016
#kapağındabirveyadahafazlainsanyüzübulunanbirkitap
#motifçilerbirlikteokuyor


28 Kasım 2016 Pazartesi

kitap: sabahattin ali: içimizdeki şeytan;


"İsteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.. " 

23 Kasım 2016 Çarşamba

kitap: gogol: ölü canlar;

2015.08.29
Ölü Canlar, (RusçaМёртвые души, Myortvyje dushi) Ukrayna asıllı Rus romancısı ve oyun yazarı Nikolay Vasilyeviç Gogol'un ilk cildini 1842'de tamamladığı ve bitirilememiş romanıdır. Romanın konusunu kendisine Puşkintarafından önerilmiştir. Üç cilt olarak tasarlanan roman aslında Dante'nin İlahi Komedya'sı örnek alınarak yazılmıştır. İlk cilde romanın baş kahramanı Çiçikov'un kendi çıkarları uğruna yaptığı kötülükler damgasını vurmuştur. Gogol, cehennemi anlattığı bu bölümden sonra cenneti anlatacağı, Çiçikov'un ahlak ve vicdan sahibi olduğunu göstereceği ikinci cildin el yazmalarını geçirdiği bir buhran sonucu yakmıştır. Daha sonra birkaç kez daha yazmaya çalıştığı bu bölümler sonradan yayımlanmıştır.
Çiçikov, Rusya'da şehir şehir dolaşıp, feodal kanunlara göre toprak sahiplerinin malı olan köle köylüleri satın almaktadır. Ancak istediği köylüler çalışmasını iyi bilen ya da sağlıklı olanlar değil, tam aksine ölü olanlardır. Dönemin eleştiri oklarını üzerine çeken feodal yapısının temeli olan fikirlerle karşı koyan roman, bu bakımdan belli kesimlerin sözcüsü olmuştur. 

10 Kasım 2016 Perşembe

10 kasım: nur içinde yat Ata'm...;

geçen yıl ki gibi Ata'mın bizzat huzurunda olamadım, bu sefer taksim'de saygı duruşuna gittim.. anıta çelenk bırakma töreni, saygı duruşu ve ardından istiklal marşının okunması ile töreni tamamladık.. 


nur içinde yat Ata'm sana olan sevgimi kelimeler anlatmaya yetmez ama az da olsa bu şiir biraz tercüman olsun;

Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yeleleri alevden al bir ata binmiş 
Aşıyor yüce dağları, engin denizleri. 
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, 
Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri,

23 Eylül 2016 Cuma

kitap: pierre loti: aziyade;

Aziyade, (Fransızca: Aziyadé) Fransız yazar Pierre Loti'nin 1879 yılında yayımlanan yarı-otobiyografik romanı.
27 yaşındaki bir İngiliz subayın 1876’da Selanik ve İstanbul’da görevli olduğu dönemde Aziyade isimli 18 yaşındaki bir Çerkez kızı ile yaşadığı gizli aşkın öyküsüdür. Roman kahramanı subayın hatıratı ile arkadaşları Plum-kett ve William Brown'a, ayrıca Yorkshire'da Brightbury kasabasında oturan (ve adı belirtilmeyen) kızkardeşine yazılmış mektuplar şeklinde kaleme alınmıştır.

22 Temmuz 2016 Cuma

kelebekler kadar özgür olmak: vatanında huzurla yaşamaktır;

herbirimiz gibi kelebekler ördüm; özgürce uçan ama toprağına bağlı, aslını unutmayan, hep birlikte uçan hep birlikte mutlu olan ve vatanına sahip çıkan.. @gwenhyy hadi örelim üretelim boş durmayalım dediğinde giriştik bu örgüye önceki gece, işte bitti ve bu sabah yerine kondu..   

#darbeyehayır   #türkiyecumhuriyeti #hakimiyetmilletindir

19 Temmuz 2016 Salı

güzel ülkem hep aydınlık olsun;

mahallemizin muhtarı ve genç fidanlarımız ve vatan, bayrak, birliğimiz uğruna şehit olan bütün polis, asker ve vatandaşlarımızın mekanı cennet olsun.. şehitlerimizi sen karşıla ey resulüm.. rabbim günahlarınızı affeylesin..


#demokrasişehitleri

20 Haziran 2016 Pazartesi

kitap: anne frank: anne frank'ın hatıra defteri;

Anneliese "Anne" Marie Frank (12 Haziran 1929 - Şubat 1945), Yahudi Soykırımı'nın simge isimlerinden bir Yahudi kız.
Babası Otto Frank bir banka görevlisiydi. 1929 Büyük Buhran'ı ile işleri kötüye gidince 1933 yılında iş ilişkilerini kullanıp Hollanda'ya gitmenin bir yolunu buldu. Adolf Hitler'in Hollanda'ya girmesiyle birlikte, buradaki Yahudilere Almanya'daki gibi kısıtlamalar getirilir. Ablası Margot'la birlikte sadece Yahudilerin okuduğu okulda eğitim almaya başlar.

17 Haziran 2016 Cuma

unutulmayanlar: hafize ana: Adile NAŞİT;

Adile Naşit [17 Haziran 1930 - 11 Aralık 1987),Türk oyuncu. 

Tiyatrocu bir aileden gelen Adile Naşit'in babası komedyen Komik-i Şehir Naşit, annesi de Türkiye Ermenisi tiyatro oyuncusu Amelya Hanım'dır. Ağabeyi Selim Naşit ve 1950'de evlendiği eşi Ziya Keskiner de tiyatro sanatçısıdır. Adile Naşit eşi Ziya Keskiner'in Temmuz 1982'deki ölümünden sonra 16 Eylül 1983 tarihinde Cemal İnce ile gizlice evlendi. Sinema dünyasında, Rıfat Ilgaz'ın ünlü eseri Hababam Sınıfı'ndan uyarlanan filmlerdeki müstahdem Hafize Ana rolü ile olduğu kadar, Münir Özkul ile karşılıklı oynadığı filmlerdeki "Anne" rolleriyle de ünlenen Adile Naşit 11 Aralık 1987'de doğduğu şehir olan İstanbul'da 57 yaşındayken bağırsak kanseri sonucu yaşamını yitirmiştir. Cenaze töreni 13 Aralık 1987 tarihinde Şişli Camii'nde düzenlendi. Öğleyin kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığına defnedilmiştir. İstanbul Karacaahmet mezarlığında ilk eşi Ziya Keskiner ve oğlu Ahmet Keskiner (1951-1966) ile birlikte yatmaktadır. Oyunlarında ve sinema filmlerindeki anne tiplemesi, kendine has üslûbu ve kahkahası onu Türk Sinemasının unutulmaz isimleri arasına yerleştirmiştir. Adile Naşit canlandırdığı anne karakterleri nedeniyle 1985 yılında Yılın Annesi seçilmiştir.