3 Ocak 2025 Cuma
hasta yatağında örenler;
18 Aralık 2024 Çarşamba
önceki otuz sekiz gün;
her günün bir gecesi vardır.. önceki otuz sekiz günde neler olduğuna göz atalım..
annem böbrek kisti ameliyatı olacak diye 2 Kasım da Trabzon'a geldik..geliş o geliş hala buradayım..
ameliyat iyi geçti, yoğun bakımda bir gece sonra iki gün serviste derken taburcu oldu eve geldik.. ertesi gün ben düştüm ve bacağımı kırdım.. hemde ne kırmak..
ameliyat, alçı, iğneler serumlar, derken onbir gün sonra hastaneden çıktım.. istemesem de.. çünkü hastanenin konforunu evde bulamam diye korktum.. neyse ki ufak tefek detaylar hariç herşey durumuma uygun hale getirildi..
alçı çıkar, dikişler alınır dinlenme derken fizik tedaviye olay bağlanır diye beklerken nöropatik ağrı ile karşı karşıya kaldım.. hala daha birlikteyiz..
fizik tedavi doktoru ile istişare edildi ve yeşil reçeteli bir ilaç eklendi başucundaki ilaçlara..
etki süresi on gün olur dendi ama nafile.. yeniden kontrole gittim ve ilaç dozu yükseltildi..
malesef hala sancı çekiyorum.. nasıl birşey bilemedim.. biçare muhtaç ve üzgün yatmaya devam ediyorum..
yarın yeni birşeyler çekilecek bakalım ne görünecek bu çekimlerde.. ağrıyı sancıyı geçirecek bir veri elde eder miyiz belirsiz..
bir odada ve yatarak ayak yastık üstünde haftalar geçirmek hiç de kolay değil.. miş..
geççek ama ne zaman, nasıl?
beterinde beteri vardır buna şükür diyoruz ama gel gör ki bunu hiç de kolay diyemiyoruz..
tüm hastalara şifa dileklerimle..
10 Aralık 2024 Salı
köy günlüğü 39 🙃
köyde otuz dokuzuncu sabah.. sonbahardan kalma günler yaşanıyor...
sabaha karşı uyanmıştım.. gün doğumunu izledim.. köy arabaları işe gidenleri erkenden aldı gitti..
komşuların bacaları tütüyor.. güzel bir sabah.. daha güzel de olacak.. 🙏
#başlığa atıf: önceki otuz sekiz günü özetlemek için geleceğim.
29 Ekim 2024 Salı
Türkiye Cumhuriyetimiz 101 yaşında;
101 yıl söylerken kolay ama başlangıcında ve günümüze kadar yaşadıklarımız dile kolay..
hala mücadele ve azimle cumhuriyetimize sahip çıkmaya çalışan yüreklere selam olsun..
başta ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarının ruhları şad olsun..
bayramımız kutlu olsun..
5 Kasım 2023 Pazar
unutulmayanlar: seni hiç unutmadık Karaoğlan!
9 Eylül 2023 Cumartesi
ah.. fitnat'ım ah..
1872 yılından bize uzanan satırlarda okudum bu aşk öyküsünü.. fonda dönemin yaşam tarzı, manzara istanbul..
talat ve fitnat bize aşkı anlatıyor.. ve aynı zamanda önyargının, gördüğünün ardındaki manayı çözememenin sonuçlarını..
karşındakinin doğru söylediğini nasıl anlarsınız? yada doğru söylemediğini..
hem inanmama hem de kendince yorumlama.. sonuca götüren tüm bunları daha fazla açıkça yazmıyorum, henüz okumayanların hevesi kaçmasın diye..
okumaya vakti olmayanlar için hatırlatmak da yarar var; TRT Dinle 'de sesli kitap olarak var dinleyebilirsiniz..
♥
sevgili nesli ile birlikte okuduk dinledik..
31 Ağustos 2023 Perşembe
taşıma çantaları..
taşıma amacı ile tasarlanan çantalar.. (yani çanta zaten bir şey taşımak için değil midir?)
geniş iç hacim, uzun taşıma sapları.. günlük kullanım için olanların iç cepleri olmaz ve fermuarsız olur, genelde.. bunlara alışveriş çantaları deriz..
fermuar ve iç cep olunca davet çantalarına kadar varıyoruz..
yani sonuçta çanta..
taşımaya yarayan nesne..
yani herkesin evinde zaten en az bir tane mevcut olan bu nesne'nin üzerine adını yazınca başka bir şey oluyormuş onu bu sene öğrendim.. öğrenmenin yaşı yoktur derler..
tote = taşımak
tote bag = kadın çantası
tote bags = bez çantalar
the tote bags = bez çantalar
şimdi bekliyorum; ayakkabıların üzerine de ayakkabı olduklarını yazsalar da yanlışlıkla şapka olarak kafamıza geçirmesek...
biliyorum bunlar hep kapitalist sistemin sonuçları.. ve bende sevmediğim halde sisteme ister istemez dahil oluyorum bilerek bilmeyerek.. ama bu çok fazla geldi bana.. ünlüsünden ünsüzüne, yaşlısından gencine bu kadar çok akıma kapılmak nedir bilemedim.. mantık nerde.. zevk nerde.. tarz nerde..
moda demeyin.. moda'nın sözlük anlamı geçici yeniliktir..
bu kadar kısa geçilemeyecek bir konu olsa da zaman zaman yeniden dönüş yaparız.. artık şimdi yazmaya başlıyorum demeden yazmaya başladım ve bir daha da demeyeceğim..
aklıma geldikçe buradayım,
aklınıza geldikçe buradayım..
sevgiler ♥
(fotoğrafta ki çantayı ben dikmiştim uzun yıllarda kullandım, fermuarsız ve içi bol cepli. yenisini dikerken ölçü olsun diye atmadım. )
3 Ocak 2023 Salı
bir yıl daha geçti ömürden;
biliyorsunuz mesafeden kaynaklı durum değişikliği yaptım.. yoğun olmasa da işe gidip geldiğim mesafe kısa olunca okuma başarım yüzde doksan düştü.. son bir ayda sadece bir kitap okudum.. pardon başladım.. artık evde okuma zamanı planlaması yapmam lazım..
ne diye geldim neler yazıyorum.. trenle gidip gelirken bir yaş daha yaşlandım.. heh şimdi doğru yere bağlandım.. bu blog dünyasından kazandığım dostlarımla harika bir doğum günü geçirdim.. fiziken bir arada olmasak da; telefon ile mesaj ile sürpriz gelen çiçekler ve kargolar, kahve ve pastalar ile..
gruptaki doğum günü olan dostlar için sürprizler hazırlarken daha farklı hissediyordum bu sefer sürpriz yapılan kişi ben olunca çok daha farklı hissediyorum.. birincisi nasıl çabaladıklarını tahmin edebiliyorum..
yeni iş adresimi taşınma durumu olduğu için paylaşmamış ancak nerde olduğumu bilsinler diye yine de bir kişiye vermiştim :) kahve geldi pasta geldi işyerine.. hayır yani paket servis gelebilecek yakında bir starbucks olduğunu bile bilmiyordum.. eve gelince kapıda bekleyen kargo kolisinden bu ciciler çıktı..gelin kız kübra'nın annesi de aynı gün doğmuş birlikte pasta kestik..
bu sevimli defterin içinde de örtünün hikayesi var..
1 Ocak 2023 Pazar
yeni yıl meleklerim;
her yıl bu meleklerde gözüm olur ama örmek bu yıla kısmet oldu.. kardeşimin evinde toplaştık yemek çay muhabbet.. evden çıkarken klasik hareket aslında önce düşüncem şöyle oluyor; oturduğum süre içinde ne yapacağım? boş mu duracağım.. aman allahım asla olamaz.. :)
nako solare ile ördüğüm için biraz küçük oldular ama sevdim, en azından ağaçtaki diğer süslere uygun boyutta oldular..
toplu gösterim 🌲
30 Aralık 2022 Cuma
kadeh kaldırmak yada tokuşturmak..
geçenlerde karşıma çıkan bir yazıda, kadeh kaldırmanın, tokuşturmanın eski çağlarda kendini korumakla ilişkili olduğunu öğrendim.. şöyle ki gidilen yerde ikram edilen içeceğin içine zehir konulup konulmadığını anlamak için kadeh tokuşturulur ve o hızla sıvıların bardaklar arası transferi sağlanırmış.. böylece ev sahibinin tokuşmaya katılması içeceklerde zehir olmadığının kanıtı olarak değerlendirilip rahatlıkla içilirmiş.. ortalığa döküp saçmak boşuna değilmiş yani..
bir diğer rivayete göre de bardakların birbirine vurduğunda çıkan sesin kötü ruhları korkutup kaçırdığına inanılırmış.. tahtaya vurmak gibi..
diğer bir rivayet yine ruhlarla ilgili; dökülen içkileri ruhlar içer insanları rahat bırakırlar diye düşünülürmüş..
korkuyorum ben şimdi tokuşmaya devam edelim mi etmeyelim mi?
ruhlar, gidin ya benden uzak durun dakikada elli tokuşturma yaparım söz :)
29 Aralık 2022 Perşembe
emeklilikte yaşa takılanlar..
28 Aralık 2022 Çarşamba
saygı mı korku mu?
mesela bir çalışan patrondan korktuğu için işe vaktinde geliyorsa bana göre hiç gelmesin daha iyi.. bence işini sevdiği için gelmeli.. bu da iki şekilde olur, birincisi yaptığı işi gerçekten kendisi seviyordur, ikincisi işi ona patronu sevdiriyordur.. bu ikisinin bir arada olduğu zaman ki iş verimliliğini hayal bile edemiyorum.. bu tarz çalışma ortamında çalışan kişi iş dışında kendini motive edecek fazlaca bir şeye ihtiyaç duymaz.. mutlu zamanlar geçirir, hobileri ile uğraşır ertesi sabah yeniden severek işine gelir.. öyle ki hafta sonu olduğunda bile bir an önce pazartesi olsa da işe gidip işimi yapsam diye düşünür..
ama korku ile işe bağlanılan çalışan hep cumayı bekler, işten uzaklaşacağı anın hayalini kurar.. bunu yaşayan çalışanlar için cuma sabahı çok kutsaldır :) bazı işyerlerinde altıncı gün çalışıldığını biliyorum tamam o zaman son iş gününün sabahı diyelim.. ne tadına doyulmaz bir sabahtır o.. akşam olmak bilmez değildir.. akşam olsun da istemez aslında çünkü en keyif aldığı gün o gün olur.. ertesi gün uzaklaşacak olmanın hüznü bile gelir son saatlerde.. ama son saat artık özgürdür.. pazartesi sabahına kadar başka bir gezegende olacakmış gibi hafifler..
bunun ardından yaşanılan pazartesi sabahı sendromları da yadsınamaz bence..
" hiçbir şey, korkuya dayanan saygı kadar iğrenç değildir.." (albert camus)