27 Nisan 2013 Cumartesi

tarif: kıymalı taze bezelye;

malzemeler: 1 kilo bezelye, 250 gr dana kıyma, 2 orta boy soğan, 1 yemek kaşığı biber salçası, iki diş sarımsak, tuz, karabiber, kekik, sıvıyağ.


yapılışı: bezelyeler ayıklanır ve yıkanır.. soğanlar küp küp doğranır ve yağda pembeleştirilir.. sarımsaklar da ince ince kıyılıp soğanlara ilave edilir.. [salçayı ilave ederken birkaç kaşık da su eklersek salça daha iyi homojen olacaktır] salçayı koyduktan sonra fazla beklemeden bezelyeleri ve bir bardak su ilave edip buğulanmaya bırakılır..

26 Nisan 2013 Cuma

tiyatro: OCAK;

yine çok güzel bir oyun izledik.. bu sefer rabia, ablası hasibe, annem ve ben'den oluşan kadro ile gittik kadıköy haldun taner sahnesine.. 

sayın Turgut ÖZAKMAN'ın kaleme aldığı harika bir oyunu izlemenin mutluluğu tarif edilemezdi.. düşündürücü ve güldürücü, insanı sıkmayan ama sıkıntılarında var olduğunu gösteren bir oyun.. 

ayrıca sahne dekoruna ve eski şarkıları yayınlayan radyoya ve büyükanneye bayıldık..

nükleer enerjinin en çarpıcı sonucu: ÇERNOBİL;

belki daha deneme aşamasındaydı, belki de hala deneniyor.. belki güzel şeylere neden olacak.. benim bilimsel bilgim yok ama sadece okuduklarımı gördüklerimi ve yaşadıklarımı bilirim.. bu bakımdan nükleer enerji üretimi bana makul gelmeyen bir durum... heleki 86 daki etkilerini ülkemde de gördükten sonra diyecek bir şey bulamıyorum hala destek verenlere!! tamam bu olumsuz etki sadece sorun yaşandığı zaman ortaya çıkıyor ama sorun yaşanmayacağının da garantisini kimse vermiyor!! bakın teknoloji devi japonya bile fukuşima'da nasıl sallandı ve radyoaktif maddeleri taa isveçte görüldü..! ya karadeniz bölgemizdeki kanser oranının artışına ne demeli ki o zamanda asıl etkileri 30 yıl sonra görülecek demişlerdi...!!!!!

22 Nisan 2013 Pazartesi

iyiki doğdun sevgili blogum!

celebi74 diye başladığım noktadan bugüne gelene kadar çok şey yaşadım bu alemde.. yayınlar, yazılar, telefon ile konuşmalar, yetmedi yüzyüze buluşmalar, etkinlikler.. hatta ve hatta şehirlerarası seyahatler.. her anı güzel.. her anısı güzel blog günlerim oldu benim.. en çokda harika dostlarımın olması; beni mutlu eden en önemli neticesi blog açmışlığımın.. 10marifet ailesinden yola çıkıp bloglamaya başladığımın üzerinden tam 4 yıl geçmiş.. şimdi duygulandım bak 2009 da daha yeni yeni nerden ne yapsam, nereye bassam, ne yazsam, nasıl yazsam diye düşünüp nasıl cümleler kursam diye kıvranırken; şimdi bir tuşa basıpda bir çırpıda yayın yapabilmek mutluluğunu da yaşıyorum ya ne güzel.. hemde kendi adımla olan kendi sayfamda.. duygulandım be! daha detaylı akşam dökülürüm ben :))

yenidoğan hazırlıkları: nil yeşili7: kapı süsü;

sanırım bıktınız dimi :) yaaa nilgün hepsini bir yayınlasaydın da bizi de rahat bıraksaydın dediğinizi duyar gibiyim :) ama kıyamadım ben bu cicilere her birini ayrı ayrı fotoğraflamak bile büyük keyifti benim için.. hele bu kapı süsünün dizaynını alışverişe çıktığımızda kafamda yaptım ve hayalime uygun malzemeler arayıp durdum.. en uygun bulabildiklerim bunlardı.. sonradan başka fikirlerde geldi aklıma ama neyse onlarda bir sonraki bebeğe :) kim doğuracak acaba? sırada kim var?

21 Nisan 2013 Pazar

yenidoğan hazırlıkları: nil yeşili6: battaniye;


bu rengi çalışmak sahiden beni çok mutlu etti.. çok nadir kısımlarda pembe renge yer vermek de iyi oldu.. o kalpleri kestiğim kumaş çok güzeldi aslında ama başka şekilde kullanmaya cesaret edemedim kendisini.. çünkü yıkanmasına rağmen ütüledikçe küçülen bir yapısı olduğunu farkettim :) komple baskı desen olduğu için ısıdan dolayı çekme gösterdi.. o nedenle iyice ütüleyip küçüldükten sonra ancak kalplerini aplikede kullandım... 

20 Nisan 2013 Cumartesi

yenidoğan hazırlıkları: nil yeşili5: altın yastığı;

pembe yastığımız çok beğenildi yeşilde kumaşımız az olduğundan daha sade bir dizayn yaptım ama burda da çubuklu bebeklerimizden arta kalan kızımız ayrı bir hava kattı sanırım :) ayrıca ben pamuklu sutaşı istiyorum.. ütüleyince çekmeyen, ütüye yapışmayan.. eskiden kalma vardı bizde almanya zamanlarından ama çok renkliler mor lacivert falan belkide onlarda bitmiştir ama burada niye bulamıyorum orası bir muamma benim için!

19 Nisan 2013 Cuma

yenidoğan hazırlıkları: nil yeşili4: tavşiler;

keçeden yapılmış benzerini gördüm biraz değiştirdim ve içine yumurta yerine şeker doldurdum!! paskalya tavşanı oldu size bebek şekeri :)

eğlenerek hazırladığım cicişlerden biri daha hayat buldu böylece.. çok da beğenildi.. toplu yayında fazla göze çarpmıyorlar ama aradan görüp de soran da çok oldu.. bende kendileri ile uzun uzun sohbetleşerek vedalaştım.. memlekete benden selam götürdüler bol bol.. dimi tavşiler?

tarif: patlıcan ekşilisi;


malzemeler; 1 kg patlıcan, 8 domates, 1-2 limon, maydanoz, tuz, zeytinyağ.

yapılışı; patlıcanlar bütün olarak tümden soyulur.. yani tamamen kabuksuz bırakılır ve beş on dakika tuzlu suda bekletilir. bu sırada 4 domates küp küp doğranır ve 1/2 çay  bardağı zeytinyağı ile kısık ateşte pişirilmeye başlanır.. sonra limon ortadan kesilir ve patlıcanlar limon ile bol bol ovulur ve tencereye alınır.. patlıcanlar konulduktan sonra yine aynı şekilde diğer 4 domates de üzerlerine ilave edilir ve pişirmeye devam edilir.. 

18 Nisan 2013 Perşembe

muhteşem lezzet tarçın'ın yeni adı: tarchy;


daha önce bahsettim mi bilmiyorum ama tekrarından da zarar gelmez diyorum :) reklamını ilk gördüğümde kokusunu ilk duyduğumda beynimden vurulmuş bir AVM nin içinde dönüp duruyordum.. acele görülmesi gereken bir işimiz olduğundan tadım için bir kat bile yaklaşamadım bu güzelliğe.. sonrasında fırsatını bulduğumda ise kaçırmadım: yedim yedim yedim... :) tarçını seven dostlar bayılacaksınız biliyorum.. şubelerini öğrenmek için buraya tık tık...

şarkı: adı bende saklı: ♥ ;

Bölünür sancıyla uykular
Sığınak değil en kuytular
Gökte ay öndört ben dolunay
Son hatıramı sinene sar
Bu kadarına razıyım yar

Uzak diyarlarda evli barklı
Mutluluk en çok onun hakkı
Bu yorgun kırık dökük hikayenin de
Adı bende saklı

yenidoğan hazırlıkları: nil yeşili3: çubuklu bebekler;

genel yayının içinde olmakla birlikte özellikle fiyonk/papyon yapımını ayrıntılı göstermek için hazırladım bu yayını ve tabiki  bir teşekkürü aşikar kılmak.. sevgili evimbenimatölyem'den aldığımız ilham için kendisine bir kez daha teşekkür ederiz.. nasıl birşeyler yapsak diye kafa yorarken rabia ile birlikte şöyle bir yapılmışlara göz gezdirelim dedik ve bu cicişler çıktı karşımıza.. iyikide yapmışsın bu cicişleri iyiki de bizimde karşımıza çıkmış.. çok sevdik biz bu cicişleri ve zor ayrıldık.. sanki her biri bizim bebeklerimizdi veda etmek istemedik :)

17 Nisan 2013 Çarşamba

unutulmayanlar: Şekip Ayhan ÖZIŞIK;

Şekip Ayhan Özışık, (2 Şubat 1932 - 17 Nisan 1981) Türk müzisyen ve sazende. Nevşehir'de doğan sanatçı, Raşit ve Şaziye Özışık çiftinin oğludur. 

Hayatı;Özışık,1932 tarihinde Nevşehir'de dünyaya geldi. Raşit ve Şaziye Özışık çiftinin oğlu olan sanatçı, daha altı yaşındayken müzik dersleri almaya başladı. Hatta ud çalmayı kendi başına öğrendi. 1942 yılında İstanbul'a gidip Haydarpaşa Lisesi'ni bitirdi. Üsküdar Musiki Cemiyeti'nde Emin Ongan'la, İleri Türk Musikisi Konservetuarı'nda Laika Karabey'le ve Ankara Radyosu'nda İzzettin Ökte ile beraber çalıştı. 1958-1966 yılları arasındaki dönemde Ankara Radyosu'nda ve 1966-1981 yılları arasındaki dönemde İstanbul Radyosu'nda ud sanatçısı olarak çalışan Özışık, 1958 yılında ilk bestesi olan ve güftesi kendine ait "Belki bir sabah geleceksin" şarkısını Rast Makamı'nda besteledi. Ancak bundan önce bestelediği şarkıları da kayda değer bulmadığı için yaktı.

yenidoğan hazırlıkları: nil yeşili2: defterler;

planladığım kadar detaylı olmalı ama bu hali de idare eder dimi :) şekerleri beğendiniz ya bunu da beğeneceksiniz diye şartlı bir beklenti içindeymişim gibi dimi :) eh olsun bu kadarlık şımarıklık dimi? onca uykusuz kalmış geceme değer beğenilmek! 

mine yazısını izmir seyahatinden aldım dı.. belki yazılarda bahsetmişimdir.. beren'ciğin kapı süsüne taktığım da gözüme çarpmıştı ya onca isim arasından! 

kalpleri çift taraflı tela ile çalıştım.. etrafını basit aplike dikişi ile geçtim.. fisto yeşilin üzerinde fazlaca göze çarpıcı oldu sanırım yeşile yeşil mi kullansaydım diye çok düşündüm dü ama onu da bir dahaki sefere dedim :)

16 Nisan 2013 Salı

yenidoğan hazırlıkları: nil yeşili1: bebek şekerleri;

eveeet işte karşınızda nil yeşilli mine çiçekli bebek şekerlerimiz... bebişin adı mine olacağından temanın birinci hakimi nil yeşilinin yanına birde mine çiçeklerini kattık.. genelde mavi mor olan mine çiçeği beyaz olarak da bulunur ve minik beş taç yaprağından oluşur ve tohum kısmı sarıdır.. bu bağlamda bende kalıba sokmak kolay olduğundan dört yapraklı mine çiçeği yaptım  ve tohumları da sarı boncuklardan kullandım.. böylece konseptimiz genel şeklini aldı.. şekerlerimiz tek tip olmasındansa farklı farklı cicişlerden oluşsun istedim bu seferde.. geçen sene doğum yapan diğer kuzenimleride böyle karma konseptler yapmıştım hatırlarsanız.. 

işte detaylar;

sıradaki renk: nil yeşili;

bu seferde nil yeşili ne bulduysak aldık geldik :) renk konusu oldu mu çok kolay seçim yapılıyor ama bir o kadar da zor oluyor! benim aradığım renk bu  değil diye kolay reddediliyor ancak illa da bu renk olsun deyincede kolay reddediliyorsunuz :) mesela bu renk bizde birşey yok deyip kibarca yol veriliyorsunuz :) ancak beni bu kadar ince analizlerimde reddetmeyen alışveriş yaptığım çok nadide insanlar var.. kadıköy'den hatice abla, ekrem abi, mehmet amca ve çukurova çalışanları :) dükkanlarını kaç kez tavaf ettim nil yeşili elinizde ne var diyerek :) aldığım kumaşların bir kısmı bunlar ben yayına hazırlanıyorum sizde nil yeşilinden neler olur yada konsept ne acaba diye merak edin :)

12 Nisan 2013 Cuma

tonbalıklı & mısırlı makarna;


ton balığını önceleri yemiş ama sonradan tanımış ve çok sevmiş biri olarak :) mümkün olabilen her yerde kullanmak düşüncesi içindeyimdir.. sade makarnanın yanına servis ederek çokca yemiş sonradan içine katıştırıp öyle servise geçmişimdir.. almanya ya gittiğimde yengemin bize ikram ettiği spesiyalllerinden biride tonbalıklı fırında makarna idi.. ben tencerede yapıyorum çünkü tarifteki krema elimde olmadığında kendi usulümce tencerede pişiriyorum işte :) amma konuştum yahu yazana kadar gene acıktım bak şimdi... 

11 Nisan 2013 Perşembe

battaniyesiz yastık olur mu hiç?

onsuz olmaz bunsuz olmaz derken seri yaptım :) beren annesinin dediği gibi şanslı bence de.. altın yastığına takım olsun diye battaniyeyi de benzer kırkyama sistemi ile yaptım.. gelişigüzel diktim yine.. şundan sonra şu olsun, bunun yanına şu desen olsun diye diye döndüm ortadan dışa doğru.. arkasına pazen kullandım, kenarınıda verev biye ile temizledim.. söylemesi kolay yapması da zaten zaman alıyor nerde ne olsun derken saati unutuyorsunuz :) o yüzden kafa dağıtmak için birebir :)))))

pembe pembe ne diktim acaba?

az sonra :))

9 Nisan 2013 Salı

büyükada yolunda yunus'lar;

Yunus, balinalar (Cetacea) takımının dişli balinalar (Odontoceti) alt takımı içindeki yunusgiller (Delphinidae) familyasında sınıflanan türlerinbüyük çoğunluğu ile nehir yunusları (Platanistoidea) üst familyasında sınıflananların tümü için kullanılan ortak addır.
Başta kıta sahanlıklarının görece sığ denizleri olmak üzere, tüm Dünya denizlerinde ve bazı nehirlerde bulunan yunuslar etçil canlılardır ve genellikle balık ve mürekkep balığı ile beslenirler. Omurgalı hayvanların içine girer. Yunusgiller (Delphinidae) familyası, balinalar (Cetacea) takımı içindeki en kalabalık familyadır üyeleri yaklaşık 10 milyon yıl önce, Miyosen devrinde ortaya çıkmıştır. Yunusların hayvanlar âleminin enzeki canlılarından olduğu kabul edilir ve arkadaş canlısı genel görünümleri ile oyuncu tavırları, onları insanların gözünde popüler bir yere koyar.

6 Nisan 2013 Cumartesi

bir buluşma, bir süpriz, bir harika bir akşam;

dar bir zamana ne güzel bir buluşma sığdırdık :) sibel'imin istanbul'a aniden gelişi ve kısa süreli kalıp çok yer ziyaret etme çabalarının arasına bizde karıştık ve cumpa sonrası kadıköyde dinlenme faslında biraraya geldik.. sibel ile lady yakışıklı yiğit ile birlikte buluşma yerine ilk gidenlerdi.. sonra ben, sonra rabia, sonra burcu geldiii!!! bıdı bıdı bıdı bıdı konuştuk.. şak şuk fotolar çekildik.. mır mır planlarımızdan bahsettik.. hep birlikte hayaller kurduk.. sonra musmutlu hepimiz evlerimizin yolunu tuttuk :)))

5 Nisan 2013 Cuma

7-8 Hasan Paşa Fırını & Beşiktaş Balıkçılar Çarşısı;


bir tiyatro seferi bu kadar mı bereketli olur arkadaş :) beşiktaş'tan gidiş gelişimizi değerlendirdik ve 7-8 HasanPaşa fırına uğramadan mis mis kurabiyelerden almadan gitmek olmaz dedik.. taa çocukluğumuzdaki fırınlar gibi.. hala değişmedi.. özelliğide zaten o şekli ve ürettikleri ilk günkü gibi! adı da okumamış ama büyük adam olmuş 7-8 Hasan Paşa'dan geliyor: fırının bugünkü işletmecisinin üçüncü kuşaktan büyükdedesi, namıyla anılan osmanlı paşalarından birinin oduncubaşısıymış.. okuma yazma bilmediği için arapça telafuzundan hasan okunur gibi olan yedi ve sekiz çizer gibi imza atarmış.. 

demokrasi parkı (Şişli-İstanbul);

daha önce canercangül'ün blogunda okumuş ve daha önce varlığından haberdar olduğumu ama hala ziyaret etmemiş olduğumu hatırladım dı.. adres tarifi detaylı verilmişti ve bir kağıda yazıp çantama koymuştum.. yapılacak ilk işlerden olmasına karşın planlamadan oraya varmış olmanın mutluluğu ile sizlerele fotoğraflarını paylaşıyorum.. 

yer tarifi: Taksim yönünden Şişli yönüne doğru giderken Harbiye Askeri Müze'yi takiben yol sağa Valikonağı Caddesi'ne ayrılır. Az ileri yürüyüp sağa geçerseniz park girişi görünür.

bak cıvıl cıvıl kuşlar uçuyor, dalları basmış erikle kiraz;

ah Barış abim aah.. ıslak sokaklarda her yürüdüğümüzde, kazmaları her gördüğümüzde :) dönence gibi döndüğümüzde, ellerimiz ceplerimizde ıslık çalarak gezdiğimizde; hep aklımıza sen geliyorsun.. bir ayı'nın bile bu kadar sevimli hale gelebildiğini senden öğrendik! ve süleyman'ın bu kadar iyi niyetli olduğunu.. bir ceketin ne çok işe yarayabileceğini öğrendiğimizde, gamzelerden deva bulamadığımızda bile sen vardın hep: iyikide vardın!! 

81300 diye bir sayı karşıma çıktığında ki işim gereği çok çıkıyor hep arkasından barışmanço moda istanbul diye tamamlıyorum ya cümleyi buna bende şaşıyorum.. ama sen şaşırma çünkü sen öğrettin bize ve sen sevdirdin sevmeyene patlıcanı, biberi.. güzel kalbinle, gülen yüzünle her daim kalbimdesin.. kalbimizdesin, bilesin.... 

4 Nisan 2013 Perşembe

tiyatro: İstanbul Efendisi;

geç de olsa tiyatro izleyicisi olmuşluğumun beni ne kadar mutlu ettiğini biliyorsunuz... son bir kaç yıldır da şehir tiyatroları'nda epeyce oyun izledim... izleyip çıktıktan sonra  %99'nu herkese tavsiye ettim, duyurdum, gidin izleyin, kaçırmayın dedim.. ancak daha oyundan çıkar çıkmaz bir daha ne zaman sahne alacak diye peşinden koştuğum oyun ise işte bu: İstanbul Efendisi.. zaten geçen sezondan beri yer bulamadığımız için beklemedeydik.. ancak şimdi ikinci kez koşup gidip izlemek istiyoruz önümüzdeki sezonu beklemeden! zaten rabia ikinci kez izledi.. üçüncüye de hiç itirazı yok! hadi sizde koşun yer bulursanız izlemek için çaba sarfedin...

heleki efendinin oğlu irfan'ı canlandıran Çağlar Çorumlu'nun performansına diyecek lafım yok! mest etti bizi: sümbülüüüü sümbülüü sümbülü!!!


boğazın ev sahipleri: martılar;

Martı, martıgiller (Laridae) familyasını oluşturan deniz kuşlarının ortak adı. Türlerin çoğu Larus cinsinde toplanmıştır. Martılar büyük kuşlardır, genellikle gri veya beyaz renkte çoğunlukla başlarında siyah işaretler bulunur. Cesurdurlar, uzunca bir gagası ve perdeli ayakları vardır. İri hantal gövdeli kuşlardır. Boyları 25-80 cm'dir. Kanat desenlerinin yanı sıra bacak ve gaga renklerine bakılarak tür ayrımı yapılabilir.
Besinlerini çoğunlukla yumuşakçalar, yengeçler ve küçük balıklar oluşturur ama hemen hemen her şeyi yerler. Martılar denizin üzerindeki insan pisliklerini de besin sanarak yemeye çalışırlar. Özellikle denize atılan plastik parçalar bu tür için ölümcüldür. Ölü bulunan pek çok martının midesinde plastik parçacıklar tespit edilmiştir. Martıların midesi plastiği sindiremediği için midelerinde plastik onlara sürekli bir tokluk hissi vererek açlıktan ölmelerine neden olur. 

3 Nisan 2013 Çarşamba

tiyatro: (ateşli sabır) Postacı;


belkide çok yorgundum, belkide bir önceki geceden uykusuz.. o nedenledir diye düşünüyorum bir bölümünde uyumuşluğum.. yoksa oyun süperdi.. duyguları öyle güzel anlattı ki şair çakıl taşlı sahnede.. böyle itinalı gerçekçi dekorlara bayılıyorum.. büyük emek işi.. postacının ayakkabılarının eskimişliği de oyunun ne kadar çok sahnelendiğinin kanıtı değil mi sizce? usta oyunculardan Dinçer Çekmez'inde öldüğünü o gün öğrendik.. anısında saygı duruşunda bulunduk.. belkide duygusal sahnelerde oyucuların gözyaşları bundan ötürü gerçekçi idi... 

sepet sepet örgü, nilgün kaşkol ördü :)

atkı mı? kaşkol mu? her seferinde farklı isim kullanıyorum :) eskilerimizden bazıları da boyun bağı der :) tam türkçe karşılığı işte dimi?  zaten kaşkol fransızca'dan gelen bir kelime imiş ve yakayı saklayan anlamına geliyormuş.. neyse efendim bizim atkımız yani kaşkolumuz da benim bir önceki kaşkoldan geliyor efendim :) artan iplerden eldiven örmüş sonrasına da karar verememiştim.. çok yoğun olur diye bere ilave etmekten vazgeçmiştim ve kalan ipler ile yeğenim eda'ya bir kaşkol ördüm.. örgüsü sepet yada kesme şeker gibi değişik isimleri bulunan kutu kutu örnek :) ben dört düz dört ters uyguladım ve dört sırada bir de kutuları değiştirdim.. 

bize her yer Manhattan;

Kızılderililer ya da Amerika Yerlileri, Sibirya kökenli Eskimo - Aleut halkları dışında kalan bütün Amerika yerlileri için kullanılan ortak birleştirici ad. Dilce birbiriyle akraba olmayan iki ayrı ana grupta toplanırlar: Sibirya kökenli olan Na-Dene dilleri ile Na-Dene dilleri dışındaki bütün Kızılderili dillerini içeren Amerind dilleri. Alaska yerlileri adı Alaska'da yaşayan Eskimo-Aleut halklarını ve Kızılderilileri topluca nitelemek için kullanılır. 

2 Nisan 2013 Salı

bisküvi & peynir;

sıcak kek ile peyniri çok severim ben.. halacığımın bir numaralı special'idir, ondan öğrendim.. ayrıca benim bildiğim bu kolay yolu da çocukluğumuzdan beri pek severiz.. finger yada pötibör bisküvi'yi sandviç yapıp arasına beyazpeynir kullanıyoruz.. off ne ala bir tat biliyor musunuz? ne iç bayıltan, nede ayıltan :) tam orta karar, çayında yanında acıktığınızda hızlıca hazırlayacağınız bir atıştırmalık.. işyerlerin de ise akşam beş çaylarında eve gitmezden önce midenize iyi gelecek bir güzellik! eh geceleri acıktığınızda evde ekmek yoksa ne ile sandviç yapacağız diye düşünenlere de gelsin o zaman  :))

sultan ile hem çalıştık hem gezdik;


bize gelsene bize gelsene diye diye başının etini yemiştim geçen hafta; üstelik keçelerle birşeyler üretiriz demiştim :) rabia sultan'ın en sevdiklerinden biri keçeler ile oynamak! kuzenlerden birine bebek şekerleri hazırlıyoruz, bu bağlamda keçelere işimiz düşüyor doğal olarak.. 
bu karedeki iş ise geçen sene sevdiğim bir büyüğüme yapmayı hayal ettiğim tablo.. nihayet işlemeye başladım 1/4 ü bitti.. makine çalıştıramayacağım saate gelince kasnağı alıyorum elime :)

1 Nisan 2013 Pazartesi

polka, puantik, nokta :) turuncu ve bizim küçük vakvak;


vak vaklara geeel.. puantiklere geeeel... turuncuya geeeeel :) bu sabah face'de bir yazı okurken arkadaşımızın biri okuduğu bir yazıda turuncu'nun deli rengi olduğunu görmüş :) bende kendi gibi güldüm ya neyse ki turuncu'nun enerji ve hareket verici bir renk olduğunu biliyoruz değil mi? dikkat çekici ve iştah açıcı da bir yönü var.. ayrıca delilikte tam bizlik bir olgu olduğundan kendimizi deliliğe ay aman turuncu renge vuralım dedik ve rabia'nın oturma odasına perde diktim.. ve akabinde masanın üzerinde perde ile uyumlu olsun diye aynı kumaştan bu servisleri diktim..