9 Ağustos 2017 Çarşamba

tükenmişlik sendromu:

Her sabah olduğu gibi bu sabah da işe gitmek için zar zor uyandınız. Yine sanki hiç uyumamış gibisiniz, dinlenmiş, rahatlamış gibi hissetmiyorsunuz. İşe gitmek zorundasınız, kolunuzu kıpırdatamıyorsunuz. Ne giyinmek ne de kahvaltı yapmak içinizden geliyor. Yüzünüzü bile yıkamak istemiyorsunuz. 

Oturup kaldığınız yatağın ucundan, boş boş bakarken gözünüz baş ucunuzdaki saate takılıyor, saniyelerin hızla ilerlediğini görüyorsunuz, içiniz daha da sıkılıyor. Elinize geçirdiğiniz en rahat kıyafeti giyiyor ve kapıdan çıkıyorsunuz. Kimsenin suratını görmek, kimseyle konuşmak istemiyorsunuz. 

Yoğun bir huzursuzluk, kızgınlık, mutsuzluk, çaresizlik duygusu yaşıyorsunuz. İşyerinize geliyorsunuz ama kendinizi hiç buraya ait hissetmiyorsunuz. Masanızın başına oturuyorsunuz, içinizden mırıldanıyorsunuz: “Bu tam bir işkence.” Tükenmişlik sendromu yaşıyor olabilir misiniz?
İlk kez 1974 yılında Herbert Freudenberger tarafından “başarısız olma, yıpranma, enerji ve gücün azalması veya tatmin edilemeyen istekler sonucunda bireyin iç kaynaklarında meydana gelen tükenme durumu” şeklinde tanımlanan tükenmişlik, ilk tanımlanışından bugüne değin üzerinde pek çok araştırma yapılmış ve tanımlar geliştirilmiş bir kavramdır. Günümüzde tükenmişliğin kabul gören tanımı, Maslach Tükenmişlik Ölçeği (MBI)’ni de geliştirmiş olan Christina Maslach tarafından yapılmıştır.

Buna göre, “Tükenmişlik “işi gereği yoğun duygusal taleplere maruz kalan ve sürekli diğer insanlarla yüz yüze çalışmak durumunda olan kişilerde görülen fiziksel bitkinlik, uzun süreli yorgunluk, çaresizlik ve umutsuzluk duygularının, yapılan işe, hayata ve diğer insanlara karşı olumsuz tutumlarla yansıması ile oluşan bir sendrom”dur. Daha yalın bir ifadeyle Maslach tükenmişliği “işi gereği insanlarla yoğun bir ilişki içerisinde olan bireylerde görülen duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve düşük kişisel başarı hissi” olarak tanımlamıştır.

Tükenmişlik sendromu aniden ortaya çıkan bir durum değildir, aksine yavaş ve sinsice gelişen bir belirtiler yumağıdır. Tükenmişlik belirtilerinin göz ardı edilmesi de onun ilerlemesine ve başa çıkılmaz hale gelmesine neden olmaktadır. Bu sebeple tükenmenin sinsi sürecinin belirtilerinin iyi bilinmesi ve zamanında teşhis edilerek gerekli önlemlerin alınması çok önemlidir. Tükenmişlik belirtileri kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte, genel olarak fiziksel, psikolojik ve davranışsal belirtiler olmak üzere üç başlık altında incelenmektedir.

Tükenmişlik fiziksel anlamda öncelikle hafif belirtiler olarak kendisini göstermektedir. Bu belirtiler; yorgunluk ve bitkinlik hissi, baş ağrısı, uyuşukluk, uyku bozuklukları şeklinde sıralanmaktadır. Önlem alınmazsa devam eden süreçte; geçmeyen soğuk algınlıkları, enfeksiyonlara karşı direncin azalması, kilo kaybı veya şişmanlık, solunum güçlüğü, genel ağrı ve sızılar, mide bağırsak hastalıkları, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, kas gerilmeleri, kalp çarpıntısı ve cilt hastalıkları oluşmaya başlayabilir. Bu ve benzeri rahatsızlıklardan sürekli şikayet edilmesi durumunda, birey bu belirtileri göz ardı etmemeli, zaman geçmeden önlem almalıdır.

Çünkü bu tür belirtiler tükenmişliğin habercisi olabilmektedirler. Psikolojik belirtiler, tükenmişlik yaşayan kişilerde görülebilecek diğer belirtilere oranla daha az belirgindir. Bu belirtiler; engellenmişlik hissi ve sinirlilik, psikolojik incinmeye açıklık, nedeni bilinmeyen huzursuzluk ve tedirginlik duygusu, sabırsızlık, özgüvende azalma, çevreye karşı düşmanlık duygusu, güçsüzlük, iş ile ilgili ümitsizlik, diğer insanları eleştirme, ilgisizlik, aile içi sorunlarda artış, tatminsizlik, hayata karşı negatif tutumlar, nezaket, saygı ve arkadaşlık gibi olumlu duygularda azalma, düşüncelerde belirsizlik ve karmaşıklık, asılsız şüpheler ve paranoya, depresyon, suçluluk hissi ve çaresizlik şeklinde sıralanabilir.

Tükenmişlik geceleyin görünmez. Bunun yerine, birinin kişiliğinin işle ve iş ortamıyla karşılıklı etkileşimiyle birlikte aşama aşama gelişir. Tükenmişlik iş stresiyle de aynı değildir. Ne zaman ki bir kişi kendi iş yüküne adapte olmaya çalışır, o zaman ortaya çıkar ve tamamıyla olumsuz değildir. Tükenmişlik sırf adaptasyon yeterli olmadığında, normalizasyon başarılamadığında gelişir ve streste olma durumu da uzar.

Tükenmişlik şunlarla bağdaştırılabilir: yoğun, çok kuvvetli yorgunluk, işe olumsuz yaklaşma, azalmış mesleki kendine güven. Yaygın psikiyatrik diferansiyel teşhisler (klinik kanıtlar parantezler içerisinde verilmektedir) ciddi depresyon (özellikle işe yaramazlık ve suçluluk duygularıyla birleştiğinde) alkol ve ilaç suistimali problemi (örneğin, tekrarlayan, işte kısa süreli devamsızlıklar) sözde atipik depresyon (örneğin, iş yerinde duygusal olarak incinmeler) stres rahatsızlıkları (ayrı bir dış tetikleyici faktör tanımlanmalıdır), genel anksiyete rahatsızlıkları (birinin performansıyla ilgili olarak telaşlanmak) sosyal anksiyete rahatsızlığı (sosyal durumlarda yorulmak) somatizasyon rahatsızlığı (çeşitli somatik semptomlar) kişisel rahatsızlık (fonksiyonellik değişebilir fakat problemler yetişkinlik çağında da sürebilir) uyum sorunları…

Tükenmişliğe ilişkin 100’den fazla belirti listelenmiştir. (aktaran Schaufeli ve Van Dierendonck,1993:631). Tükenmişliğin tanım ve boyutlarına bakıldığında tanımların içerik olarak, bireyin tükenmişlik yaşadığını düşündürebilecek bazı belirtileri kapsadığı gözlense de tükenmişlik belirtilerini ayrıca tasnif etmek kavramın anlaşılırlığını kolaylaştıracaktır. (G. S. Arı & E. Ç. Bal / Tükenmişlik Kavramı: Birey ve Örgütler Açısından Önemi 142) Bireyin tükenmişlik yaşadığını ortaya koyabilecek belirtiler, duygusal, davranışsal ve bedensel olarak sınıflandırılabilmektedir. Bireyde tükenme durumunda ortaya çıkabilecek durumlar şunlardır (Sweeney ve Summers,2002:227; Koyuncu,2005).

A. Tükenmişlik Sendromunun duygusal belirtiler: Motivasyon eksikliği, kişisel güvende azalma, değersizlik hissi, aşırı şüphecilik, kaygı, huzursuzluk, kendini soyutlanmış hissetme, çabuk öfkelenme, tatminsizlik, konsantrasyon bozuklukları, çaresizlik, zihin karışıklığı ve düzensizlik, bilişsel becerilerde güçlükler yaşama.

B. Tükenmişlik Sendromunun davranışsal belirtiler: Ani tepkisellik ve eleştiriye aşırı duyarlılık, sinirlilik, sabırsızlık, kurallar konusunda katılık, alınganlık, işle ilgilenmek yerine başka şeylerle vakit geçirme, sürekli bir savunma ve suçlama hali, inkâr etme, rasyonelleştirme, çevre ile ilişkilerde bozulmalar.

C. Tükenmişlik Sendromunun bedensel belirtiler: Kronik yorgunluk, enerji kaybı, uyku bozuklukları, nefes darlığı, mide problemleri. Bu belirtiler tek başına düşünüldüğünde tükenmişlik dışında başka bazı sorunları da düşündürebilecek niteliktedir. Fakat örgüt ortamında ve özellikle yapılan iş ile paralel düşünüldüğünde bu belirtileri, bireyde yaşanan bir tükenmenin işaretleri olarak düşünmek tükenme ile baş etmede atılacak ilk adım olacaktır. Bundan sonraki adım tükenmenin kaynakları ve bireyde tükenmeyi artıran unsurları ele almaktır.

Tükenmişlik sendromunun önlemesinde öncelikle tükenmişliğin ne olduğunun ve belirtilerinin bilinmesi kişinin kendi üzerinde yaşadığı durumu erken tanımasını ve çözüm aramaya yönelmesini sağlayacaktır. Bireyler işle ilgili gerçekçi hedef ve beklentiler geliştirmelidir. Bir kurum ya da bir işe başlamadan önce birey yaptığı işin zorluklarını ve risklerini bilirse, karşılaşabileceği sorunları önceden görerek önlem alması mümkün olacaktır. Bu nedenle bireylerin çalışacakları işe ilişkin talepleri ile ilgili pozisyona başvurmadan önce iş hayatına atılacağı örgütü de araştırması sürprizlerle karşılaşılmaması açısından yarar sağlayacaktır.

Bireyleri hedefleyen müdahaleler, organizasyonel müdahalelerden daha etkin olabilir fakat etraflıca bir araştırma kanıtı oldukça zayıftır. Tükenmişlik şöylece önlenebilir: iş ve boş zaman arasında net ayrım yapılması, “hayır” diyebilme yeteneği, birisinin ilerideki çalışmasını planlayabilme yetisi, birisinin fiziksel kondüsyonuna dikkat etmesi, birinin kendi sınırlarını itiraf etmesi, evde ilişkilerin iyi olması, işin işte kalması açık bir çalışma iklimi, sürekli mesleki gelişim, destekleyici bir işveren, işle ilgili görevlerin net bir şekilde açıklanması, kendi yaptığı işi anlamlı olarak görmek, uzmanlığın idamesi. İşin en azından sağlık bakımı ve eğitici personeliyle gözetimi, tükenmişliği önleyebilir.

Örgütsel Düzeyde Tükenmişlikle Başa Çıkma Yolları;
∗ Gerektiğinde yardımcı personel ve ek donanıma başvurmak,
∗ Serbest karar verme imkanlarını ve kararlara katılımı artırmak,
∗ İşin gerektirdiği sorumluluk miktarını belirleyip, yetki ve sorumluluğu denkleştirmek,
∗ Adil bir ödül sistemi geliştirmek,
∗ İş yükünün aynı kişilerde birikmesini önlemek için zor işlerin eşit olarak dağıtılması,
∗ Örgütsel değişimi sağlamak,
∗ Takım çalışmalarını desteklemek,
∗ Örgütsel bağlılığı sağlamak,
∗ Örgüt içerisinde düzenli işleyen bir çatışma yönetim sistemi kurmak,
∗ Görev tanımlarını açık ve net olarak belirlemek,
∗ Kişisel gelişim ve dinlenmeye önem vermek,
∗ Örgüt içi iletişimin yeterli düzeyde ve kaliteli olmasını sağlamak,
∗ Öğle yemeği ve dinlenme aralarını rahatlatıcı ve iş ortamından uzakta vermek,
∗ Kişileri yeni görevlere atamak,
∗ Üst yönetimin desteğini sağlamak,
∗ Sık sık pozitif geri bildirim vermek,
∗ Uzun çalışma saatlerini kısaltmak,
∗ Örgüt içi danışmanlık hizmeti vermek,
∗ Yerinde bir terfi politikası izlemek
∗ Tatil ve sosyal etkinlik imkanlarını artırmak,
∗ Hizmet içi eğitimler planlamak,
∗ İşyerinde sosyal destek amaçlı gruplar kurmak,
∗ Kariyer için fırsat tanımak.


3 yorum:

Handan dedi ki...

Sanırım gitgide daha çok insanda çıkıyor..

Nilgün Komar dedi ki...

Aynen tehlike kapımızda.. büyükşehir daha çok neden olan yerler..

sihirlimavi dedi ki...

Bu gidişle hepimiz tükeneceğiz o sendromla...