mesela bir çalışan patrondan korktuğu için işe vaktinde geliyorsa bana göre hiç gelmesin daha iyi.. bence işini sevdiği için gelmeli.. bu da iki şekilde olur, birincisi yaptığı işi gerçekten kendisi seviyordur, ikincisi işi ona patronu sevdiriyordur.. bu ikisinin bir arada olduğu zaman ki iş verimliliğini hayal bile edemiyorum.. bu tarz çalışma ortamında çalışan kişi iş dışında kendini motive edecek fazlaca bir şeye ihtiyaç duymaz.. mutlu zamanlar geçirir, hobileri ile uğraşır ertesi sabah yeniden severek işine gelir.. öyle ki hafta sonu olduğunda bile bir an önce pazartesi olsa da işe gidip işimi yapsam diye düşünür..
ama korku ile işe bağlanılan çalışan hep cumayı bekler, işten uzaklaşacağı anın hayalini kurar.. bunu yaşayan çalışanlar için cuma sabahı çok kutsaldır :) bazı işyerlerinde altıncı gün çalışıldığını biliyorum tamam o zaman son iş gününün sabahı diyelim.. ne tadına doyulmaz bir sabahtır o.. akşam olmak bilmez değildir.. akşam olsun da istemez aslında çünkü en keyif aldığı gün o gün olur.. ertesi gün uzaklaşacak olmanın hüznü bile gelir son saatlerde.. ama son saat artık özgürdür.. pazartesi sabahına kadar başka bir gezegende olacakmış gibi hafifler..
bunun ardından yaşanılan pazartesi sabahı sendromları da yadsınamaz bence..
" hiçbir şey, korkuya dayanan saygı kadar iğrenç değildir.." (albert camus)
4 yorum:
Kesinlikle katılıyorum bu hem iş hem aile için geçerli 🤗
evet evet bütün ikili dialoglarda geçerli bence..
Korkuya dayanan her şey en sonunda patlıyor bence.
İşe severek gitmek hayal gibi bir şey. Buna sahip olan insanlara çok imreniyorum.
Yorum Gönder