Aşk küçükken oynadığımız misket oyununa benzer
İki kaybedip beş kazanırsın
Ne kadar uzaktan vurursan o kadar adın duyulur
Eve heyecanla koşarsın
''Anne mahallede birinci oldum
bak kazandıklarıma! ''
bak kazandıklarıma! ''
Annen seni duymaz misketlerini umursamaz bile
''Ne bu üstün başın kir pas içinde
daha yeni yıkadım! ''
daha yeni yıkadım! ''
Ve hayallerin yıkılır...
Sen ''Aferin benim oğluma'' beklerken
bir posta azar işitir suçlu olursun
bir posta azar işitir suçlu olursun
Zaten hiç yaranamazsın ki karşındakine...
Bundan sonra ne misketi heyecanla oynarsın ne de elindekilerinin kıymetini bilirsin
Bir misket kazanır onlarca kaybedersin üzülmezsin
Onlarca misket kazanıp bir tane bile kaybetmezsin sevinmezsin...
Büyüyünce bu misket oyununu aşka çevirirsin
Ne aşklarına değer verirsin ne de aşk nedir bilirsin
Sadece aşk başlığı altında yalan duygular yaşayıp gidersin
Çocukluğunu hatırlayıp ''Ne misket oynardım be'' dedikten sonra hep hüzünlenirsin
Tıpkı şimdi kaybettiğin aşkların boşa giden duyguların arkasından yaptığın gibi...
5 yorum:
güzeldi:))
misket değince . evlenip çocuk sahibi olmuş kardeşim hala bir kavanoz kıymetlisini saklar :)))
evet ya değeri o kadar yüksekti işte o zamanlar!! atamayacak kadar kıymetli.. bence saklamaya devam etsin.. tarihe karışmamasına yardımcı olur.. çocukları oynatır öğretir canlı olarak gösterir.. yeni nesiller de görür böylece :)
teşekkürler:)
benim çocukluğumun oyunuydu bu.. hatırlattığın için Allah razı olsun canım.. :)
rica ederim okuyan ve sed...
Yorum Gönder