12 Eylül karanlığında bir asker, politik bir cinayet ve bir idam...
Ahmet Erol, Erguvan Zamanı'nda 1980'ler Türkiyesi'nde tüm toplumu kuşatan suskunluk ve hukuksuzluğu, İstanbul'u fon alarak anlatıyor ve sıra dışı gençlik aşklarından derin devlet operasyonlarına, reklam dünyasından içi boşaltılan bankalara dek uzanıyor. Vicdan, sevgi, masumiyet ve şefkat gibi duyguların tam karşıtlarıyla çarpıştığı süreçte, erguvan renkli bir kentte yaşananlar, "Zaman, gerçekten her şeyin ilacı mıdır?" sorusunun da yanıtını oluşturuyor.
"Yüreğinde hissettikleri, bir kıskançlıktan daha çok, ihtiyaç duyma ya da özlemdi. Onun sadakatinden asla kuşkusu yoktu." (Tanıtım Bülteninden)
çok etkiledi beni bu kitap, tarık akan'ın anne kafamda bit var kitabından daha çok, o dönemde yaşananlar tamam artık çokca okuduk okuyoruz ama o yıllardaki özel ve ekonomik yaşamdan örnekler epeyce üzdü beni.. gençlik yıllarının o savruk dönemdeki çalkantıları elbetteki daha şiddetli tahmin edersiniz.. lonca nedir öğrendim, pabucun dama atılması deyiminin gerçek anlamını da..
okuma tarihlerim: 11 - 13 Nisan 2017
#okumaşenliğibahar2017
#adındabaharmevsiminiçağırştırankelimeolanyadabahrmevsimindegeçenbirkitap
2 yorum:
kapak görseli huzur veriyor. çok beğendim. okuma listeme ekliyorum.
bu arada blogumda ve instagram sayfamda çekiliş düzenliyorum sizi de beklerim. :)
aslında çekimleri erguvanlarla yapmak lazımdı.. vakit bulup sahillere gidemedim.. bizim sitede de minnak bir erguvan var onu da unuttum :)
Yorum Gönder