23 Aralık 2011 Cuma

vur bitsin;

Orada masanın üstünde bir resim, 
İkimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar’da 
Saçlarımızın üzerinde martılar, 
Gözlerimizde acemi bir aşk 
Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk, 
Senin sırtında sarı yağmurluğun 
Kadıköy’de ucuzluktan almışız 
Bende o siyah kazak hani bir kedi gibi sokulduğun 
Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse, 
Islatan her tarafımızı 
Orada masanın üstünde bir resim, 
Yak bitsin 


Orada kapının arkasında bir yazı, 
Seviyoruz yazmışız birlikte, 
Harfler nasıl titremiş meğer ellerimizde, 
Bir pazartesi akşamı ben eve dönünce 
Tutup öyle yazmışız nereden estiyse, 
Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere, 
Ne yaptığın çorbanın, ne pilavın tadı 
Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam, 
Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın 
Orada kapının arkasında bir yazı 
Sil bitsin. 
Orada sehpanın üzerinde iki bardak, 
Senin demlediğin çayı içmişiz birlikte 
Nasılda dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle, 
Bir masalmış bir yalanmış gibi korkmuşuz, 
Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına 
Ben tek sen üç şeker atmışın filiz çayımıza 
Sonra açıp perdeyi gökyüzünden bir dilek tutmuşuz, 
Mehtap gülümsemiş deli yürek çocukluğumuza 
Orada sehpanın üzerinde iki bardak, 
Kır bitsin. 
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar, 
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden 
Belki minik kızgınlığın, belki bir gülüşün orda, 
Böreğin altını yakışın, düğmeyi dikerken iğneyi eline batırışın, 
Ve saçların hep o kan gülleri taktığın saçların, beni mahpus bıraktığın saçların. 
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden 
Hep o kanepede oturmuşluğun, şu senin küçük yastığın, şu eşarbın, 
İşte şu bir haziran akşamı gitmek için ayaklanışın 
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden 
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar, 
Git bitsin. 
Orada ayaklarının dibinde bir adam, 
Adam bütün adamlığını dökmüş önüne, 
Böyle kaç gün yada kaç gece, ayaklarının dibinde, 
Öyle kolay mı öyle kolay gitmek, 
Her şeyi bu İstanbul’u, o sevdiğin adaların kokusunu 
Mısır çarşısını, Eminönü’nün balık ekmeğini 
Beyoğlu’nun sinema salonlarını birlikte beklediğimiz 28 numarayı, 
Unutmak öyle kolay mı, öyle kolay, 
Orada ayaklarının dibinde bir adam, 
Kov bitsin. 
Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah, 
Babadan kalma, 
Hani bir bayramda saydırmışız havaya, 
Sen biraz ürkek sokulmuşun omzuma, 
Kuşlar havalanmış bütün kuşları İstanbul’un, 
Giderken galiba bir beni birde bunu unutmuşun 
Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah, 
Ve burada zaten öldürdüğün bir yürek, 
Vur bitsin



[İbrahim Sadri]

2 yorum:

okuyan dedi ki...

yine gelip okuyacağım...
teşekkürler...

Nilgün Komar dedi ki...

teşekkür ler ;)